anatomisini bozuk çizdik aşkın
yeni doğmuş bi kuşun
kanatları kadar çıplaktın seni yüreğime aldığım gün sağ gözüm tozpembe sol gözüm bebek mavisiydi siyah beyaz bile değildi kalabalıklar.. griydi ve karıncalıydı insan sesleri izmirin yağmuru ıslatıyordu caddeleri.. ılık güneş sessizdi.. sen sarı ben mor’dum paletin üstünde... ,,,, habersizce, arsızca akreple yelkovan çıkageldi fırçanın ucunda ,,, yalpalandık.... bi ayagımız sandalyeye çarptı bi elimiz duvara canımız sızladı.. direndik....... ama kaldıramadık devrilen sandalyeleri duvarın yanındaki kapıyı bulamadık, açıktı oysa; ’çıkışlar bu taraftan ’ diyordu kapı eşiği yanında yaysız bi okla....!!! ahh sevgili ! anatomisini bozuk çizdik aşkın... kozasından zorla çıkardık kelebeği.. cansız kaldı kanatları,, uçuramadık... ve zaman yanlıştı ve b i z yanlıştık birbirimize. bağlaçsız kuralım cümlelerimizi... işte ! akrep fırçanın ucunda, fırça yelkovanın elinde, akrebin dili s i y a h ! tüm renkler aşkın içinde kapanacak mor ve sarı tüplerine.. geride sadece siyah kalacak.. yanlış aşklar her daim SİYAH kalacak ! ...astarlanmış bi şehirde... 17.o8.2o1o |
İzmir, ıslatan gözlerimizi...