nedendir seni sustuğum bilmem ...............nedendir söyleyemem A.Rıza
(A şkla K anayan İ mece S ancılar)
/yokuş aşağı veya yukarı hızlı veya yavaş adımlarla yolda olmak bir ölme biçimidir koyulmayı gerektirir patika hayatlara/
kırkı çıkmamış bir ayrılık için kırk bin kere maşallah diyor (mil)adsız adamın biri tatsız ve kavruk bir yara bırakıyor tepsiye bozuk para niyetine harcıyor kekremsi devaları özürden yoksun gözleriyle
sözüm ona gölgelerce kaçıyor kendinden şiir orucu ölüm orucundan beter-miş böğrüne sıkı bir tekme yemiş -gibi- kıvranıyor lügat sessizliğinde
vurun hadi! en sağlam bildiğiniz yerden dil-e-diğiniz kadar bileyin sorgucu yoklamalarınızı kolay ölmez onun sözleri / közleri hemen sönmez
baykuşlar diri gözleriyle sicim gibi diziyor d-ipsiz geceyi sardunyalar yandan çarklı evlere şenlik oluyor karanlıklarda –bilmeden- sokak lambaları yanıyor, sönüyor pencereler diz çöke çöke dolunaya büyüyor sade düşler biliyorum benim baş etmem lazım engerekli yıl(lan)mışlıklarla ve hatta engerek yılanlarıyla
yaka paça sürüklüyor günahımı bir kusur derinine saplanıyor sırma saçaklı azap kuşkulanırken aklım o şarkıdan ‘bir ihtilal daha var’ diyorum hafızam yitik veya yok ’bir ihtimal’ değil miydi doğrusu ? aklım fena halde bulanık, aklım bir milyon baloncuk yutmuş çocuk
kadınım! patlamaya yüz tutmuş volkanlar ve kanarken mikrop kapmaya elverişli yaralar taşıyorum koynumda
benim bilinmezliğim bilinen gerçeklerle sabit kanımdaki delilik yalnız kendine esir; hoyratça az biraz yobaz ve kaba saba bir sayıklama anında ki eksik bir şey yok-tu acıdan kırklanıp yıkanırken gözlerim anlaşılmak isteyen kim! hayat yeterince karışık, zaten anlama beni!
labirentlerde gezinirken bazen hiç gidememekten korkmak gibi hiçbir yere ve hiç kimse için bazen ölememek en müsait darboğazlarda köprü üstlerindeki serinlikte ve altlarında konaklayamadan köprü altı esintisinin
kibrit kutusu büyüklüğünde gelen bahar duman gibi dağıttı tozu kattı ardına perdeler indi sahneme yolda olmak hiçbir ömre yük değildi benim sergüzeştimde
ben böyle dolu ben böyle yağmur ben böyle yağmalama görmedim Ankara yine ıslak ve yine kasvetli bugün yüklü hüzün ezgisi akis çığlıklarca dilem kulak zarımda yüzün dudaklarımda sesin bakışında soluğum kaldı
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
AKİS şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AKİS şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
konuşmayı beceremeyen yürekler şiir yazar.. konuşamadıkları için, anlatamadıkları için şiir olur düşünceleri bir gece aniden.. kozasından çıkan bi kelebek gibi... anlatmaya çalışır .. birine yada kendine... ve yahut sadece anlamayı bilene... kimse anlamasa bile yüreği anlar.. ızdıraplar şiirin içine kaçar.. yüreğinizi kutlarım... kaleminiz tükenmesin.. saygılarımla...
Bir duygu fırtınası esmiş....yağmurlar yağmış.... yürek kanamış.......bütün bunların sebebi.... Ankara'nın kasvetli havası... Kocaman b ir güneş gülümsesin yarın pencerenden Fulyacığım... sevgilerimle...
Bizim ruhlarımıızn aaısnda bir köprü var, anladım. Ve o serçeler dünyanın bence en masum yaratıkları. Onlar silecek senden ne varsa sevmediğin. Otur şöyle yanıbaşıma, izleyelim cnaım ve dinleyelim onları.
yıkamadıgım tabularıma, cevabını vermeye korktugum sorularıma, yüzleşmekten kaçtıgım duygularıma bir balyoz gibi indi bu şiir. Eline, kalemine, yüregine saglık aşmaya bir türlü cesaret edemedigim duvarların arkasından sessiz bir çıglık gibi yükseldi yüregime
ben böyle dolu ben böyle yağmur ben böyle yağmalama görmedim Ankara yine ıslak ve yine kasvetli bugün yüklü hüzün ezgisi akis çığlıklarca dilem kulak zarımda yüzün dudaklarımda sesin bakışında soluğum kaldı
Hoş geldin yürek dolusu şiir ile gelmişsin yine...
yazmak ve anlatmak kalemine ve ve şiir diline yakışıyor...
Acıyı ve hüzünü bile sevdirecek kadar şiirin d/okunuyor insanın tüm hücrelerine
yine anlamca herkesin kendine ait hayat kırıntıları, yaşanmışlıklar bulabileceği dizelerdi
hani şiirler vardır alır götürür seni başka iklimlere... başka kimliklere büründürür...hani şiirler vardır alır savurur seni dağınık saçlarınla diyar diyar dolaştırır...işte bu şiir de onlardan biri...her mısrasında başka bir mevsimde...her bölümde başka bir yerde farklı bir nefesi alıp vermekteyim...kâh patlamaya hazır bir volkan gibi yakıp ateşe veriyorum her yeri...kâh kırılmaya ramak kalmış bir heyelan gibi yıkıp döküyorum her şeyi...kâh burnundan solan kızgın bir boğayım...kâh yüreği ağzında ordan oraya zıplayıp duran bir ceylanım...
öyle ya da böyle orta göbeğinde bağdaş kurup göz göze gelmek şiirle...sonra da fırtınaya kaptırır gibi boynundan büyük dalgalarla çalkalanması yüreğinin var ya... ne güzel...
inan ki öyle Fulya...şiirin bu güzelliğini seviyorum...biliyorum ki şiir beni gezip dolaştırmış...farklı kimlikleri giymişsem ve farklı nefeslerle solumuşsam bil ki şiir de benle kucaklaşmış ve kafa kafaya verip benimle soluklanmıştır...
bu güzel şiirlerin ve bizimle paylaştığın için ben teşekkür ediyorum...
pencerenin buğusuna yazılırken yalnızlıklar
S aklıdır İ çimizde K anayan Aşklar...
bu güzel şiiri yazan o güzel olmaması mümkün olmayan yüreğinize saygılar,
Alsancak Kenan tarafından 9/20/2011 3:14:47 AM zamanında düzenlenmiştir.