yorgunumFukaralığın başkentinde, Varoşların göbeğinde, Hani şu bizim ellerde, Bir deli yağmur vardı bu gün. Bu virane şehirde. Ne hız kesti nede geçit verdi, Kesildi sonra aniden. Sonra ince bir gökkuşağı, Kadife gibi yumuşak, Saten gibi parlak Masmavi bir gökyüzü. Akşam düştü yine üzerime. Bak nasılda kaybolur şimdi güneş, Altın kızıllığıyla, Koca cevizin körpe yaprakları arasından. Biliyor musun? Ağlamadım ben bu gün, Konuşmadım. Ne soğuk kerpiç duvarlarla, Nede bam teli kırık sazımla, Nede yalnızlığımın ortağı sincapla. Seni düşündüm! Dost diyen merhabanı, Hayat veren gülümsemeni. Sonra gözlerim yola kaydı nedense. O geçiyordu bak yine, Yüzünde mavi bir hüzün vardı, Bakınca gözlerinde kocaman bir yalnızlık doğuyordu, Onun bu hali bana dokunuyordu, Radyomda Merik okunuyordu, Sahi bu kadın rüzgârda Maraş kokuyordu. Seni düşündüm gözlerim önüme düşünce yine. Bostancıda, Manavda, bakkalda, durakta, Yağmur varmı sahi bu gün İstanbul’da. Taksimde sen, Beyoğlu’nda sen İstanbul un yedi tepesinden sen estin birden. Hep böyle oluyor işte, İstanbul oluveriyorsun aniden… Orhan YILMAZ |