Olmuyor işteSana! Gülüm diyorum elimde olmadan. Ölüm diyorum dilime dolanmadan. Ben senden, Nagehandan baharları, Sen kokan rüzgârları bekliyordum. Bak işte. Bu günde akşam olmadan. Olmuyor işte gülüm! Olmuyor. Işık bile kırık dökük geliyor, Bahar vurgunu dalların arasından, Bülbüllerin bir nağmesi eksik, Dem vermiyor, alaturka akşamlardan. Baykuşlar ötüyor bak tepemde, Nasılda bağırıyor oy bana. Hercailerim dalında soldu. Umutlarım bir dilencinin avucunda kaldı, Hayallerimi çöp kutusuna attım, Vurgun yedi ruhum insan denizlerinde. Öylemiydi oysa eskiden, Baharda güneş altın gibi parlardı, Kır çiçeklerinin kokusu memleketi kaplardı, Bülbüller nağmeye dem vurdukça, Güllerin tomurcukları atom gibi patlardı. Gitmeliyim gülüm! Gitmeliyim. Eskilerin içinden en yenisini, Kirlilerin içinden en temizini, Giydim bu gün. Say ki bayram sabahı, Tüm çocuklar şeker toplar birazdan, Bende onlardan biriyim, Onlar kadar sevinçli, onlar kadar deliyim. Oy gülüm oy, Sen bana bakma aylardan bahar, Seher sabahının en derinindeyim Sanki bir çarmıhta geriliyim, Gün mavi güneş mavi, Benim dünyam masmavi Gemilerim limanda demirli, rengi gök mavi, Suskularım bahar mavi, Gülüşüm sev maviyken, Kara nehir gibi akıyor karanlıkların nefreti, Yaşamak için içmek gerek şahadet şerbeti, Vakit tamam, Yaşamak ölümse, ölümde olmalı masmavi, Zaman durdu artık kalamam. Olmuyor işte! Orhan YILMAZ |