GÜZ SÜRGÜNÜ--- Ren; Suya düşen gölgem Ülkemden sana Çocukluğumu getirsem Yoksul bir Ay kesiği Kanarken diz(e)lerimden Ülkeler geçtim Siyah bakışlarımda kırmızı mühürler Sınır köpekleri dişlerinden bağlı efendilerine Ve soğuk insan yontuları Üşür ellerim uzattğımda Buzdan bıçak solukları Uzaktın sen bile bilmiyordun yüzüm Senin kadar kesindim Ben göçmen bulutlarla yürüdüm her gittiğim Ülke söndürdü ışıklarını sonra Ay Gidilmeyen yerde dönen son masal Hayal kıtası dökülüyordu dokunduğum da mavi Dağılıyordu mumyası yaşlı rahibelerin İsa gülümsüyordu her geçtiğimde elleri zangoç Soğuk bir kadetralin Kapısında uyuyordu Kibele Düşenleri topluyordum düşlerin vurulduğu şehirlerde Sonra dağıtıyordum alnımdaki kuşları Burası bildik bir hüzün coğrafyası Sustuğu eylülün güz dönümlü aynalarda Bir yaranın kabuğunu kesip suretim Ses oluyor serin bir kuytuda Sakıncalı duvar yazılarında adım yabancı Örtülüyor bütün esmerliğim siyah bir bantla Ki ben burda şiir sürgünü Sığ bir tabutta Bütün sınırları bir kalemde Zimmetime geçirip Cebimde eski bir pusula Neruda çölü yağmurla geçtiğim Lorca kendine bölünen her cümle Burda çalınmış uyruğum Esmerim üstelik/ şair Size yağmalanmış bir güz getirecektim İkinci el hüzünlerden Her yüze bir gülümseme iliştirecektim Kaldırımlara düşürüp kırmasaydım gençliğimi Tutup saçlarından köln’nü sana getirecektim yemin Ey öznesi sevda Aşk sonsuzluğu Hep iki kişilik ölecektim Bir kişilik sevseydin beni Adını bilmesem Sana eylül diyecektim... ... Köln --- Cumali Çorbacı |
adam gibi şiir
bütün şiirleriniz gibi
aralarda öyle vurucu dizeler var ki başlı başına şiir
ve ne kadar iyi bir şair oldugunuzun kanıtları aslında