8
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2079
Okunma

BİR ÖZLEMİN İZDÜŞÜMÜ (Şükrü Erbaş)
Eğri çizgiler dalgın
İki kaşım üzerinde
İki kaşım üzerinde bir ağrı
Gözlerim yanıyor günlerdir
Gözlerimde bir yangın.
Bir yanım gündelik şeyler
Evdir ekmektir
Yaşadığım kaskatı;
Bir yanım olmadık türküler söyler
Yoldur özlemdir
Benim en güzel düşlerim
İçimde kaldı.
Biryerlerim eksiliyor günlerdir
Biryerlerim eriyor
Günlerdir başımda bir esrik bulut
Ben süt mavilerde umarken günü
Aykırı sularda akşam oluyor.
(1980)
’gökyüzü bazen ciğerime doluyor’
geldin
tırnaklarımla aşk’ı kanatıyordum –damarlarından- tam da
aşk’ın bağrından bereket fışkırıyordu bereketsiz lisanıma
kopuk bir aksanla kahkahaya gömülürken alaycı bakışların
ben kendi repliğimi ezberliyordum sana inat, son provada
bilmiyordun
kendimi tekrar etmekten yorulduğumu
bir kez anlasaydın içimin ‘şerha şerha’ yarıldığını
bir kez kutsal ittifakları, yorgun savaşları bıraksaydın
ilahi adalet diye avaz avaz feryat etmeseydin el-aleme
ayılsan diyorum artık derin sandığın uykudan
kör sandığın kuyudan bağırsan
ben duyarım seni
ben duyarım her zaman ağlayan kalplerin sesini
bugüne kadar dinmediyse us’suz dermanlarım
bir anlamı olmalı bu anlayışsızlıklarının
sızılarımı yorma yalancı ümitlerinle
gerçek umutlar armağan et artık avuç içlerime
yahut us’lu yalanlar ezberle, inanırım ben!
unutma
her nehir kendi içine dökülür en çok
okyanusa kafa tutar da kimse anlamaz
gözü kara deli cesaretini görmez kimse
biliyorsun
ben hep küçük hayaller kurdum
karşılıklı birer dize den’siz şiir içimlik
heveslerle, heveslerce, hevesle…
yanılgım
görmeden de sevebilmekti seni
ben ne bilirdim
görmezken de ölünebileceğini
ölünce anladım
sığ sevgimin fazla derine indiğini
hadi bir ıslık çal şimdi ılık ılık aksın içime
hani gidenlerin ardından yakılan ağıtlar gibi
mızıkacı ve mızıkçı olsun rengi
ve siyah kuşlar ötüşsün dilinde
fulya/nisan2011
5.0
100% (14)