Serçeler ve bize dairkimse bilemedi dar zamanlarda beraber uçan serçeleri kar ve tufan bir ikimize zayıf ritüeller kırma sanatı bizimkisi, serçeler gibi iç içe güneş ve kum bir ikimize duraklardan beraat etmiş yolcularız, kayıp serçelerin yaptığı gibi duman ve iz bir ikimize nefes almadan konuşmak gibi bizimkisi, serçelerin kuş dili gibi ses ve sus bir ikimize zorunlulukların sorgulama işi bizimkisi, serçeler neden her kırıntıyı yemez ki? ekmek ve açlık bir ikimize grilerden yeşil ve maviler türetmek bizimkisi, tüm serçeler aynı mı sanki? mavi ve mor bir ikimize serin kanlı bir uzaklık bizimkisi, ağır efendi bir serçe gibi hafif ve derin bir ikimize suya kader yazmak biraz bizimkisi, sudan içtiği serçenin kendine su ve çöl bir ikimize tek’e aşık olan uzak işi biraz bizimkisi, tek serçenin ölümü gibi ölüm ve neşe bir ikimize kan emen zamanın yüz bulamaması biraz bizimkisi, kan kokusundan korkan serçe gibi kan ve hasret bir ikimize okyanusu ovaya ekme işi biraz bizimkisi, serçecik taşır ki damlayı su ve ay bir ikimize kuzeye ve doğuya giden bir göç kafilesi biraz bizimkisi serçe göç edeli bize bin yıllar oldu oysa göç ve düş bir ikimize telvesiz yalınlık biraz bizimkisi, bildiğin kuş serçe serçe ve sevgi bir ikimize bulutlardan yağmur sağmak biraz bizimkisi, ıslak serçenin yuvasız duruşu gibi yağmur ve ateş bir ikimize ovalardan rahvan geçen atın teklemesi bizimkisi, serçenin öğüdü taya durmaymış… at ve ova bir ikimize yanıp yanıp hasretle tekrar dirilmek isteme işi bizimkisi, serçe nerden bilecek? aşk ve hasret denk ikimize Ufuk Ataman |