yakaza..Hiç tanışmadan Hiç konuşmadan Bir göz yanılsaması Ebruli bir çekimdi bu uzak bağ… /Geçtiğim yolların izini siliyorum hevesle. Kimse bulamasın ayak izlerimin şaşkınlığını. Gözlerim şaşı olma pahasına, yollarına baka baka, zaruret oluyor bu bekleyiş. Yoksun! Her zamanki pervasızlığınla.../ Sesime ses dahi vermezken sen Neyin hesabını yapıyorum hala İki kere iki dört ediyor da Seninle ben bir edemiyoruz toplamda /Ben seni unutmayı denesem, yahut sen kaybolsan; puff! Sen beni hatırlamayı denesen, yahut ben uçmayı -daha kolay- olmaz mı? Sonra başlasa, çaresiz o şarkı../ ‘Ansızın bir rüzgar çıksa Saçlarını dağıtsa … Uzaklarda tanımadığın, bilmediğin O kadın ben olsam’ /Bil ki ; hiç unutmayacağım naif gülümsemelerindeki o buruk halini ve ölümüne dek tut/may/acağım ver(me)diğim sözleri. Onmaz bakışların yaralı hedefi.. Ahh kalbim.. Ahh afili hüzünler.. Ahh hüzünlere katık ettiğim sevgili…/ Deli göründüğüme aldırma Uysal yanlarım da oluyor ara sıra Duygularımı ne zaman kısırlaştırdıysam Kışkırtılmış bir geleceğe koştum iştahla Geçmiş, dizi dizi doğurganlık salgıladı Ve lüzumsuz kalabalıklar peydahladı zihnime
Hırsla Kırbaçladım günleri Atları dolu dizgin ovalara sürer gibi şehvetli ‘Zaman dağlarına’ sürgün oldum sonra Nefes nefese… Bulutlardan ağlayan ezgiye kulak dayadım Hınzırca gökten inen yağmura şükredip -Şemsiyesiz- sırılsıklam olabilmek için Sığ ruhumu terzide söktürüp pazara çıkardım Yalnızlığım dinmez bir yalnızlık olana dek almadım onu yanıma Uslanmaz bir aşk’a dönüştüğünde ziyan yanım Anladım; ona yazık ettiğimi Anladım; yalnızlıktan ölünmeyeceğini /Şimdi dikiliyor karşıma ağlayan bir kız çocuğu. Hesap sorar gibi gözlerini gözlerime kenetliyor. Masumiyetine mıhlanıyorum ve kendimi teslim ediyorum büyüsüne. Sanki konuşmadan anlatıyor, anlıyorum. Pembe dudakları bir şeyler mırıldanıyor. Gözleri destekliyor mimlenmiş suretimi. ‘Yazık ettin’ diyor. ‘Bunca yolu bir sıkımlık barut için mi geldin? Umudunu harcamasaydın boş hedeflerle’ Bu kadar tantanayı değmez bir yangın için çıkardığımı söylüyor ve ‘keşke’ diyor! ‘Sus’ diyorum! ‘Söyleme o sözü’ keşke en nefret ettiğim sözcük…/ ‘Alamut’ beni çağırıyor yanına ‘Seyduna’ diyor ‘Şahrud’ diyor Ben tanımam diyorum onları Nasıl ‘yakaza’sın sen diyor! Nasıl bilmezsin kavuşamayan ırmakları Duymazdan geliyorum Dilimde o türkü Koyuluyorum yola... ‘Ey şahrud ey hayat veren ırmak fulya/nisan2011 |
Sen ki bir mene akmayı bilmedin….’
AZERBAYCAN TÜRKÇESİ galiba baküde dokuz ay çalıştım
şiir olağanüstü güzellikte yorum yağmuruda bunu teyid ediyor tebrikler