'' Ağır Yanımın Dayanılmaz Hafifliği''ne kadar ağırdı bir zamanlar ağırdan alırdı kendini mevsimler şimdi ağrımış düşmüş gözden pörsümüş tavı kurumuş bekası infaza hazır ince belli dorutay nasıl geçiyor zaman iki mevsim öncesiydi _on üç nisan_ büyüdükçe bırakmış gurur emmeyi bir zamanlar içinden geldiği gibi savururdu atmazdı içine ıslak heceleri... ısmarlama ve değişik pozlar verirdi her güne bazen çivisi çıkmış bahar bakardı, mahcup bazen notalarını sallamayan asi ezgi çoğu da badem açmış çisil yeşili kıskandığında ise ’derhal katli vacip’ _ki; en çok onlar güzeldi_ aynı sabaha özlenmiş geceydi aynı geceye susamış güneş aynı heceye uzanmış dil aynı esarete kuşanmış bilmeceydi suyu aynı aynı rüzgâra dalgalanmış aynı suyla yıkanmış hasret aynı suya yatmış iki hevesti ondan ya adı asi nehirdi.. kaybetmeli en iyisi taşeron bir karanlık ziftinde perçinlemeli deliksiz uykulara acımadan, salkım saçak sermeli ateşlere ama üzerine gittikçe bırakmıyorsun ki peşimi susmalı bu telaşe üflemeli biri bu ateşi! şimdi kısmalı gözleri kapatmalı perdeleri hiç ıslanmamış gibi! toplamalı artık seni imgelerin dansından çizmeli kiraz mevsimlerini takvimlerden sökmeli seni alelacele yüzüme sinmiş o buğunun tandansından erken mahsül hatıralar düşmeden sıyırıp almalı buruk kahve tadından ücra koyaklara defnetmeli izlerini git kendinin ol artık! ilgilenmiyormuş! çekmeli gözlükleri yüreğe varsın da yokmuşsun gibi! ağırdan, ağırdan... .................................................. şimdi biraz daha yas/lamalı koruk ekşisine ve biraz da zerk_i hüzün üzerine yalgın sayhalarla boyamalı yine kırmalı algın resimlerin belini ılık bir duş ya da ki; atsın üzerindeki eski terleri ya da iki kadeh arasına sıkıştırmalı yine şimdi kısmalı hecelerin sesini hiç ihtiyaç yokmuş gibi! unutulmuşsun gibi!.. ’’ ağır yanımın dayanılmaz hafifliği’’ !..’ (...güneş çarpmasını da denedim yağmur bulantısını da... lodoso da bindirdim seni karayelin tırısına da... tüm dönmeyen gemilere yazdırdım adını, tüm acil anonslara... iyileştim! uzak ülkelere saldım zihni ısıran sıtma teleşlarımı... biraz siren sesli çarpıntı kaldı, yalan yok! b i r/ a z! da bulantı içimde...) ToprağınSesi |