KIYIDAKİ ADAMÖlmek gibi geliyordu her şey Ve yaşamak gibi sıradanlaşıyordu zaman. Adının anlamı geceye çıkarıyordu Bütün maktül ruhlu katilleri... Tarih bir ihaneti sırtlıyordu -Aşkı katma hesaba- Değer vergisi düşük ki Sırtında muammalı bir sırtlan telaşı. Küçüktüm, Ama büyük acılarım vardı Her ilkyazda,yaza yalınayak girerken bile Terbiyesi zor sözler verirdim Tutamayacağımı bile bile Sesimin en titrek yalanına. Umduğum sandığım,en doğru yalanmış İçine düştüğüm üç perdelik yalanmış Ki kuralı vardır biliyorsun: Olay,zaman;YALAN... Çocuktum, -yalansız henüz- Hayallerimin ulaşamadığı kadar yüksek Toprağa akraba evliliği ile bağlanmış Gövdesi ihanet uğramış Dalları inatla bahara açılan Bir salkım söğüt,çocukluğuma yoldaş! Ki hala sarkar dalları Mahallenin küçük kızlarının saçları üzerine... Köylü umutlarla yıkardım her sabah yüzümü Ve her efkar ikindisi,türkülere mülteci ’’ Ben bir garip doğuluyum, Acıların oğluyum Beni hor görme arkadaş, Ben de Allah’ın kuluyum’’ Neden,çok sonra farkettim mesela Doğulu olmanın en büyük suç olduğunu Ve hoş görülmenin,horgörüsünü... Anladım... İnsan dediğin, Bir lam,biraz da elif Ziyade olsun,üstü kalsın. Doğuluyduk,kaderimiz güneşe bağlıydı Doğmaktan gelirdi kökü Ve hiç mastar kullanmazdık Kemiksiz dilimizde... Yuvarlak bir delik içene Misket sokma uğraşı içinde olan Eli,yüzü,gözü çamurlu Üstü başı bayramdan kalma Ağızda beylik küfürler savuran çocuklardık... Hep bir deliğe sokma uğraşıdır Ki hiç kazanamadım ben Hep cepten yeme, Bilyesi dağılmış anılar... Büyüdüm, çok canımı yaktılar Canı beş lira etmeyen c(k)ansızlar Zulüm değildi bu;tamamı ihanet Çok sigara dumanı yuttum Sırf içmedim diye,arkadaş sandığımdan Pasif kaldım yeri geldi dost kazığından Güldüler ahmakça saflığıma Bilmediler,unutmadım hiçbir ihaneti Dilimin altında sakladım oysa,en bilindik kehaneti... Dost dediğime bakma Zor obulunur sağlam olanı Unutmak istersen ilacıdır Akla misafir kıl aslolanı Unutulur mu hiç.... Gece gündüz elde sapan, -Ulan olum mahallede ne kedi kaldı ne de kuş! Zevk için değildi elbet Kini kendineydi,zira içine akardı çoğu zaman, Öfke nehirleri... Engin’di adı. Boylu poslu değildi hani Adamdı ama. Dost dedin mi iki nokta sırt sırta koymaya Lüzüm gerektirmezdi o. Engin’di adı Boylu poslu değildi hani... İyisi mi bahara bırakmak sancıyan yaralarımızı Bilirim,telafisi zor bulutlar ıslatıyor yalanlarımızı, Ve biz, Hayatı kaşıkladığımız her an, işte,o an; Ölmek gibi geliyordu her şey Ve yaşamak gibi sıradan! Çocukluğum... Mavi önlüklü,terli telaşım, Saçımın her kıvrımında O mavi demirli yatılı okul kederi.. İyisi mi bahara bırakmak; bu efkar,kitaplara sığmaz... |