DAĞLARDA MUSA, ÇARMIHLARDA İSA'YIM:/ Aynalar kişinin kendiyle yüzleşmesi değildir çünkü kişinin o an ki kullandığı yüzünü yansıtır elbette herkesin bir yüzü vardır, bir de yüzsüzlüğü!../ I Onarılmaya büyüyorum; gecekonduların buğulu camlarına adımı yazarak... hayat her an çürümekmiş zamanın bağrında ve çocukların bile katledildiği kalp ağrısı bir çağda!.. Yalnızlığın kemiğe dayandığı yarasa gecelerde kanımı emer şiirler, uzayıp gider asansör boşluğu yalnızlığım bazen buruk, çoğu zaman inleyen hıçkırıklarla... hükmü yok şiirlerin, kalabalığın kuşatmasında ve hükmü yok zamanın, aşkın açtığı yaralarda yırtılmaz bir gecede, kan çanağı gözlerim, firari uykularda unutulduğumuz derin kuyularda; Ben, İbrahim’e, İsmail kör kuyulara Yusuf’um. II Oysa ki uslu durmadım, uslanmadım da sayıklamalar, yanılsamalar cehenneminde bir yara gibi, kendi kabuğuma saklandım... yüzüme eskimiş bir gülümseme iliştirdim ve yürüdüm, aşkın yalnızlıktan geçen yolunda ürpererek ve sarılarak, yaralı sevişmelere Kısa bir yolculuk tadında, herkes uzun uzun sevişirken; belleğimde zulümler, yüreğimde kederler, tel örgülerde çürümüş özgürlükler biriktirdim... ki herkesin boşluğa yaslandığı bir dünyada hiçbir yolculuk aynı yerde, hiçbir aşk berabere bitmez!.. III Ey! boşluğu hedefleyen silahşör; içimde silahlı çatışmaya girme çünkü; ben dağlarda Musa çarmıhlarda, İsa’yım! IV Üşümeye ayarlı, burda bütün sevdalar senin için kar yağar ve kirlenir! yağmur ıslanır senin için... biliyorum vuracaklar seni, güneş hiç doğmayacak kimse imrenerek bakmayacak aşklara ve kadınlar akşamüstü efkarlarda, ağlamayacak uçsuz bucaksız ayrılıklara geceleyin bir ’kurt gibi inecekler kendi yüreklerine!..’ Çocukları vuracaklar, hep erken büyüyen acılarda hiçbir çocuk, özgürlüğe kollarını açıp, umut şarkıları mırıldanmayacak hiçbir çocukluk, hiçbir elma ağacından elma çalmayacak, o yasak tadında... güneşini saklayan gökyüzünde kuşlar kanat çırpmayacak özgürlüğü simgelercesine ve hiçbir çocuk, uzak dağ yamaçlarında uçurtmasını hiçbir rüzgara salmayacak!.. Ve yeni bir hayat başlamayacak, eskisini öldürmeden!.. Şiirleri vuracaklar; kimse kimse için öyle içten, öyle derin yanmayacak şiirlerde yaraları sarmayacak ve şair başka acılara yürümeyip, yalnızlığı sırtlamayacak kimse fırtınalı bir hayatın ardından, soluklanmayacak bir aşkın yasak kıyılarında. V Ey! bir yaşam hakkını bile yanlış kullananlar; acıyı uyandırma sevgiyi aşındırma ve yalnızlığı utandırma!.. (Birdal ERDOĞMUŞ) NOT/ Gecelerdir uykularımı bölen, Kayseri’de katledilen çocukların yakınlarına Allah’tan sabır dilerim, acılarını kendi acım sayarak!.. Umarım vahşetin zanlıları gereken cezayı görürler, kayıplarımızı geri getirmese de. Sakatlanmış bir bilinçle ve yaralı bir duyarlıkla da olsa, Türk adaletine güveniyorum!!! |
Kutluyorum sizi her biri için tek tek değerli şair ...