TELAŞEMinik bir telaş çaldı kapımı bu gün. İçi kıpır kıpır, ne istediğini bilmez bir halde. Bir iki çiçek koparmış yol kenarından, eli boş olmasın diye, Hemen araladım kapıyı, "Merhaba" dedi utanarak... Haydi deniz kenarına gidelim. Soğuk ama ölmeyiz ya, dalgalara bakarız birbirine sarılan. Ve haykıran rüzgarı dinleriz usulca. Erkek kısmı ağlamaz diyenlere inat, iki damla yaş dökeriz gözümüzden. Sonra el sallarız bulutları delen uçağa, Selam ederiz her nereye gidiyorsa yolcular. Yeni çiçek açmış erik dallarından bir demet yapar, Önümüze ilk çıkana veririz, utanmadan. En hareketli parçaları mırıldanırız, Kahkahalarla omuzumuza atarız kollarımızı, Rüzgara karşı yürür, düşlerimizi darmadağın ederiz, Yağmur ararız, toprağa cemreyi sorarız nerede diye ? O çöplüğe gider, misk-i amber sunarız gül suyu şişesinde. Kargaları kovalarız, kuşlarla uğraşıyorlar diye. Kedilerin kuyruğundan, salça kutularını çözeriz. Ve Dilencilerin yanlarına diz çökeriz, sırf o mendili yere serelim diye. Minik bir telaş çaldı kapımı,Ne istediğini bilmeyen. O kadar çok şey istediğimi görünce, "Yanlış kapı çalmışım" dedi. Merhabayla başlayan muhabbet, Elveda ile bitti... |
Hiç çalınmayan kapıların ardında göz yaşlarıyla bir "tık.." için hayatını diyet vermeye hazır insanlar..
Bir kez elleri tutulmamış..
Gözlerindeki yaş silinmemiş...
Başını omuza yaslamamış..
İçinden geçenleri söyleyememiş...
Elveda bile duyamamış insanlar gördüm..
Sen şükret ki...
Yolunu bekleyen var...
Sana kızan ...
Sitem eden var...
Seni seven kardeşlerin var..
Biz varız ya hu!
Selam ve sevgilerimle değerli kardeşim.