AğıtBir kahır ikliminde ömrüme ağıt düştü İnledi eleminden tarihe kayıt düştü. Dermansız umutların efsunu savrulurken Mecnunun ahvalinden halime kanıt düştü. Sürurum oluyorken maşukun nağmeleri Sükût etmiş gönlümü ürperten zılgıt düştü. Yırtılınca hatırın ve adabın perdesi Vurgun gibi sözleri dilime yanıt düştü. İzlerinde kıvranıp duruyorken gözlerim Sürgün vermiş eyvahlar çileme yaşıt düştü. Magmalarla sınanan suskun hicran dağından Muhabbet mabedimin özüne yakıt düştü. Düşleri kâbus olmuş kanayan hatıramla Sol yanıma can veren yıkılmaz anıt düştü. Yarınsız duygulara sitemkâr gözyaşlarım Bahtı karadır diye kadere yazıt düştü. Lügatler kifayetsiz tariften muammayı Ezelden kederime silinmez zabıt düştü. Koştuğum her ufukta hüsran çıktı karşıma Çilekeş yüreğimde acılar sâkıt düştü. Sevdanın semasında kanatlanıp uçtum da Yazgının gerçekleri muradıma zıt düştü. Yüce aşk dergâhının piri Yusuf olunca, Derbeder kalemime karalı kâğıt düştü, Züleyha kapısında Mimar’a ağıt düştü. Menderes OYANIK 08.11.2010 |
ağlamaya mı geldik dünyaya
sağlıcakla kalın