BAYIM!
Sen vazgeçemediğim bir düştün sadece
Seni gördüm ve düş/tüm ben de. Çaresizliğimi vurdum duvarlara Çatlak sesler işittim parçalarımda Buz kesti ve düştü gözyaşlarım Merhem ararken yaralarıma Sen… Evet, sen bayım! Hangi çehreni takındın ıslatırken kuraklığımı Ya da kimdin ısıtırken donmuş parmaklarımı? Her hücren farklı bir zehirdi bana Kanıma susamış ve gün geçtikçe bitiren beni. Bense bir taneydim Ya da bir değil de her tanem aynıydı benim. Nar özentisindeydi tekilliğim Sen yürürken önüne düşen kar tanesiydim ben Farkında olmadan üzerime bastığın Biliyordum yanağına düşsem Eritirdi beni sıcaklığın Bu yüzdendi yere düşüşüm Teninde sıvılaştığımda Senden kopamayacağımı bilirdim Derinin altındaki hücrelerine sızar İçine işlerdim sen beni atana kadar Sonum yine hüsrandı Sessizdi benim tüm harflerim Bu yüzden, Hep bir sese ihtiyaç duydu kelimelerim Dilim tükendi susmalarımın altında Gözlerime yükledim tüm cesaretimi Onlar da sadece baktılar Seni göremeyince, Sağanak bir yağmurdan medet umdular Her damlamı saçlarına düşürdüm Ama yine olmadı Çok ıslaktım, tutunamadım. Ve yine… Ayaklarının altına bir parçamı daha bıraktım Sana doğru yol aldıkça hafifledim Azıcık kalmıştım artık Küçücük halimle geçtim karşına Dikildim tam önünde Baktım öylece taptığım silüetine Ama sen görmedin beni, sevgili bayım Geçtin içimden tüm yakıcılığınla Ve dağıttın geriye kalan parçalığımı da Artık geriye bir hiç kaldı benden Uğrunda bittim… Tükendim… Ve öldüm bayım… Ruhuna bulaştım ve hayat buldum yeniden. 23.03.2011 |