TİTREK SIZI
TİTREK SIZI
Sen ilk o gün geldin Sürgüsü mayınlı, kederli kapıma Bir yaşamın unutulmuş yırtık sayfasıyla Kurumuş bir kelebek kanadında İçimin ormanına, Umudu yaralı, titrek bir sızıydım Külünde eşkıya düşler kovaladığım Közleri utangaç mangalımda. Gecenin izmarit karası Senin hasretine konakladığım Bir saçakaltı şimdi. Islanmış bir göl kıyısı oldun Kalay tutmaz acı yeşil bir bakırla Bir yaprağın gölgesiyle dokundun Sancısı dinmeyen sararmış yalnızlığıma. Kalabalık ve tenha Hüzün tortulu su gölgeleri Yosun tutmuş bir hasrette, yakar durur kendini Devrilirken zaman bıçak sırtı yokluklara Küf kokan satırbaşlarında Sığdıramam kendimi Bu diken soluklu acıya. Çatlamış taşıyla bir değirmen Öğütüp duruyor sözün yaşlı tarihini Göğsünde turna sesiyle kan rengi bir rüzgâr Eserek nakışlıyor ömrümün menzilini Unutursan kar tanelerine dokun Göstersinler sana, ay ışığında eriyen Gölgemin ayak izini. Latif Köybaş |
YÜREĞİNİZE SAĞLIK.