kıy-asŞiirin hikayesini görmek için tıklayın çok sevmek için önce acıtmak gerekiyormuş kalbi, anladım...
beni duyuramadığın sevdalı çığlıklara savur ahh bu can yanıklarım yar! dokunma-san-(a)cıyor ayrılıklarım yüksek dozaj CAN YANIĞI! hep aynı terane işte malum üç harf, tek heceyle ölümlerden ölüm beğenince kırmızıya dönünce ay, kaçıyorsan yakalanacaksın işte geceye nabzın derinlerde fersah fersah atarken, damarların sancılarda boğulacak ateş olup yanacaksın, nefesin buz tutarken hemde; kaynayacaksın! kramplar girecek karnına, böğrüne, kalbine… kıvranacaksın! bil ki; ne yaparsan, nereye koşarsan koş kaçamayacaksın aklının tezatlarından ve ahh… sen ki; öfke kustuğu kadının hayalinden kaçamayan adam! sen say ki ; bu senin armağanın, en çok istediğin gibi, işte sana bir oyuncak hak etmediğimiz bir ayrılığın kutlamasında, yalnızlığın arifesinde kısa cümleler yetmiyor mu? söz uzayınca mana kısalırmış ama ’delhizlerinde ümit doğuran, kirpiğinde soğuk düşler emziren kadın’ vardı hani kıyaslamaları bırak, masal dediğin bin asırlık mesafe kadar ırak yırtarken geceyi yıldızlar, bana doğru bak! şikayetim yok sana dinle; seninle dolu düşlerimi savuşturma niyetindeyim sevgim üzülüyor koynumda, iflah olmaz sancılar derdindeyim /sevgili; yorgun ve d/argınım beni rahat bırak!/ fulya/mart2011 |
kazandığı susuz gezegenlerin
arazisi! tarifsiz lanetlenişlerin
kuvvetli masumiyetiyle alay
eden merhale! talan
edilmiş yalnızlıkların tersyüz
çevrilerek bekletilmesiyle anlamlanmış
sahte mukaddes, sahte susayış, sahte
sabrediş izi!
toprak ve tüllerin kralı! zehrin bilgisi!
sen rüzgara uzat kalbinin mimarını ve
çöz suyu deryadan, kat mermere,
acıt yeryüzünü!
Cok siir
Ve güzel siir
Tebrikler