'çok’ların esaretinde…
sevgili esaretim
o kadar ‘çok’a tutkunuz ki sanrı yaşantımızla doyumsuz ruhumuz çıldırasıya ‘çok’ların bataklığında… sahip olmak kara bir perde gibi karşımızda duruyor ötesini göremiyoruz /kendimizi yaşayamadığımız an bakiyemizde yetinmek yerine o kadar ‘çok’larız ki her şeyi ‘çok’larımızla değer biçeriz bir birimize envanteri ağır posasına gömüldüğümüz yine kendimiz iktisatsız ihtiras kaynağında sebepten sebep e maalesefleriz her yenide gömülür geçeriz içimize ne var ki içimin çürüyen yanı bu sebeptendir kokusundan dostlarımın ağarmış yüzlerini göremiyorum böylece dostları içimin ‘çok’larına mahkum edip ‘çok’ sevmek istemiyorum -‘az’a dudak bükümlüğümüzde Eğinen aklın bakiyesi oklarına maruz kaldığımız ‘çok’ların esaretinde… unuttuğumuz ‘az’larımız ancak sayrılık yada keder zamanı kıymet görür… -az hastaysak… az suçlanmışsak... azalan yanlarımıza sığınır keyifle iki yüzümüzün töhmetine ‘ama’ ve ‘fakat’larız birbirimize …yanılgı çok… ‘çok’larken şehvet yolunda |