İSTİRİDYENİN GÖZYAŞLARIgecenin neferidir yıldızlar sorgusuz sualsiz vururlar karanlığı gözünden ay ışığı gökyüzünde gölgeler hep kuytularda dans eder ilahi nurun aydınlığında kuşatılan / dünya hep gülümser melekler gibi… oysa pejmürde kılıklı hayatın ellerinde bir kadın ağlar… kör boğumlarda nefesi , göğe çekilir asi kalbi isyanlarda başak sarısı saçları Zühre yıldızı yosun yeşili gözleri Niagara şelalesi boşluğa uzanan kolları, hep o hayalin peşinde arar sevdiğini, ruhu açmazlarda güneşin gözlerinde eriyen bir kar kristalciği narin bedeni Yemen çöllerinin ıssızlığında sessizliği yorgun gülüşlerinde vurgun yemiş nazlı gamzeleri semaya açılan ellerinde, gelincik kınası umudu bel bağlar dualara yine de duyulmaz feryadı ıssız denizlerin dilsiz kraliçesi kapalı bir istiridyeye benzer yanağından süzülen her inci tanesini özenle saklar bir gün verebilmek için okyanus yüreklisine… zaman durmadan yıl atlarken ağlar yalnızlığının kıyılarında yana yana kavrulan yüreğinin küllerini gün doğumlarında seher yeline verir yeniden yeniden doğmak için yârin gül kokulu avuçlarında .... ve denizlerin maviliğinde çılgın dalgalar hep aynı şarkının aynı nakaratını söylerler ve her gün enginlerde bir deniz yıldızı kaybolur yalnız istiridye ise tükenmeyen gözyaşlarını her gün yeni bir inci tanesinde saklar…. ayşe uçar 03 /03 /2011 |