Zamansız Bir Sağanaktır Aşk
Günahkâr sarılışların şafak esneyişleriyle sarılınca gövdeme
Sessizliğin göletlerine düşer avuçların, su yıldızlara uzanır Derinlerdeki mezarlara güneşin ısısı değer, bulutlar kızarır Titrek gönlünün rüzgârına tutunan yüreğim kahkahayla güler. Ruhumun uhdeli doruğuna uğrar bir kadın, aşk toprağa damlar Okşanmamış kemiklerimin gömütlüklerine serçeler yuva yapar Sürükler toprağı adımlar, hayallerin kaldırımlarına tenim çarpar Ayaz çöker şehrime, simli düşlerin perdesini parmakların okşar. Sen, zemherilerle kuşatılmış tırnaklarımın inleyen kıraçlarındasın İzbelere yatırılmış çocuk gönlümün kabir ateşlerine sokulmazsın Batırılmış gemiler salınır göğsümde, derinliklerime ulaşamazsın Göçüp gitmiş yıllarımın kirli aynalarında ne yapsan taranamazsın. Avuntularla dolaştığımız bir hayatın hüzün döşeli kaldırımlarında Düşlerin ağılında büyür ihtiraslar, mevsimler hicranla sarmaş olur Mutluluk kilitli sandıklarda bekler, şiirler ağrılı yüreklere sokulur Coşkumuzun sevda kilitli sarı odalarında nakaratsız şarkılar okunur. Hayal imparatorluğumuzun zıpkın öpüşlerine fikrimizin zikri düşer Ateşe atılan kuru kütüklerin ışıklarına acıkmış yarasaların dişi değer Parçaları sevgiyle tutuşturulmuş urbalarımızın renklerini yaşam ütüler Zamansız bir sağanaktır aşk, nazlı bir menekşe gibi usul usul gülümser. Selahattin Yetgin |