yeşil gözlü devbeni ilk kucağına aldığında acuna gelişimin haykırışı devam ediyordu. hastane köşesinde yankılanıyor feryat-i figanım bana aşk tohumum diyordun. sıcak bir tebessümle kulağıma fısıldadın kadim ism-i nazımı. ufacık tefecik bedemi sarıp sarmaladın iyice ’üşümesin gülüm’derken narin yüreğimi, güneş gibi ısıttın................................. bana, kendine has yazıtlarını okurken nereden bilebilirdin ki sana çekeceğimi........................ ilk gördüğüm gibisin hep kır sakalın yüzüme batışı bile hoşuma giderdi bembeyaz tenine aşinaydı gözlerim nedendir bilmem ama en çok seni sevdim bu koca acunda? yeşil gözlü devimdin. Nâzım’mdın. Yavuz’umdun daha kısası herşeyimdin kıskanırdım bazen gözlerini benim neden öyle değil diye çekişirdim. hasta olduğumda yalvarırdım gitme niye. gözbebeklerimi büyütüp . masumane birkaç gözyaşı akardı gözlerimden. şefkat dolu bakışlarınla tebessüm ederken ’duruşmaya gidip geleyim’ derdin. bense; yanımda kal baba,gitme. beni bırakma...... yalvarışlarım boşunaydı zaman; vuslata gebeydi seni beklemek ne güzel şeydi gözlerimi sokağın başına dikip, yüreğime; şimdi gelecek diye avuturdum adımlarını duyar gibi olurdum şehrin kaldırımlarında. ve sonunda gelirdin er ya da geç. neydi bilmiyorum sana olan vazgeçilmezliğim................ akşam olunca kucağına beni alıp eşsiz tarih hikayelerini anlatırdın. düşler diyarına girerdim irileşen yakut misali göz bebeklerin sanki ’hadi durma ne bekliyorsun’ der gibilerdi her bir öyküde bir ben vardım kahramanım hep sen olurdun heybetli görünümün cezbetmekteydi beni. senden başkasına koyamadım yüreğimdeki yerine. Kanuni gibiydin merhametinle Yusuf’dun. şimdi düşünüyorum da ben senin eserinim galiba sana hasret kaldığım vakit özlem; kor gibi dağladı yüreğimi teşekkür ederim her şey için iyi ki benim babamsın.................... 25/01/2010 gordion |