Melek’lerin ağladığı gönül bahçelerindeŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ilk makalelerimi kaleme alırken kağıt ve kalemin vazgeçilmezliğinde gönül denizimden peyda olmuş mısralar sunacağım geçenlerde karalama olarak buldum.tarihi tekerrür etti bir gece önüme geldi.biraz düzeltme yaptım .inşallah beğenirsiniz gönül dostlarım.sevgiyle kalın hoş kalın.
Gecenin karanlığına yüreğimi asıp sana yazıyorum. Yüreğimi sana kanatlandırıp Seni düşlüyorum kırık dökük hayallerimde.. Uzakları aşındıran kelimelerimi Satırlara serip seni soluyorum mürekkebimle. Yine yokluğun düşüyor hecelerime, Yine yokluğun bir hançer gibi deliyor hücrelerimi.. Ne yapsam, ne etsem fayda etmiyor. Sensizlikte kanayan dudaklarımı Nehirlerde yıkasam da silinir mi yokluğunun acılarını ?. Zaman sanki hasretinde durmuş.. Herşey hasrete prangalı… Şakaklarımdan akıyor hicranın alazları. Ayak uçlarıma düşen Kangren geceyi kaldırıp Yokluğunu yumrukluyorum sıvasız duvarlarda. Pervasızca yüzüme vuran Yalnızlığın rüzgarları siliyor Hasretinin kanla karışık terini… Olmuyor… Sensiz olmuyor işte. Hasretinde sesi kısılmış bir rüzgar gibiyim . Yutkunuyorum acının kanlı gözyaşlarını… Yapamıyorum, Ne yapsam uyutamıyorum Sensizliğin suskun kelimelerini. Ne zaman saçlarımı okşasa rüzgar, Ilık nefesini biliyorum. Ne zaman gecenin koynunu serinleten Ilık bir meltem esse yüreğime doğru, Senin kokun diye ciğerlerimde soluyorum meltemleri. Bir gelsen, Karanlığı ezen yıldızları sayacağım birer birer.. Ne zaman seni düşünsem Yıldızlar düşüyor saçlarına Bir gelsen, Yollarıma bir kez uğrasan Gülümseyecek umutsuzluğa boyanmış geleceğim . Yokluk zindanı aşıp Bir gelsen vuslatı giydireceğim ayazlara. Ah bir uğrasan şehrime, Seninle kır bahçesinde Sıcak çaylarımızı yudumlarken sevincimden Simitlerimizin kırıntılarıyla yavru kuşları doyuracağım. Ellerim; ellerine değdiğinde avuç içlerimin Terini bırakacağım ılık meltemlerin koynuna Bir gelsen bir dokunsan yüreğime, Mevsim ne olursa olsun Gelişin bahar olacak dudaklarımda.. Biliyorum; İmkansızlığın ötesinde seni yaşamak istiyorum.. Kana kana gülüşlerini içmek varlığının huzurunda. Hayallerimle gezinsem bir an ; Kabullenip ama bir türlü ezemediğimiz Gerçekler bir tokat gibi iniyor yüzüme.. Yıkılıyorum olduğum yere. Tutunmak için bir dal bir el arıyorum… Düşüyorum. Acıyor yüreğim. Kaldırımları öpen dudaklarımı Siliyorum beyaz önlüğümle. Boynu celladın Kanlı ellerinde suskunluğa vurulmuş bir mahkum gibi Arkama bakmadan şehrinin karanlıklarına yürüyorum. Ve kayboluyorum göğü çalınmış kuşlar gibi Köhne sokaklarında ardında. Vuslat kelimeleri çalınmış Yetim çocuklar gibi ağlıyorum Yağmur bulutların avuçlarında. Kimse gözyaşlarımı görmesin diye Gecenin karanlığını örtüyorum üzerime,. Zaman akıyor gidiyor. Mevsimler değişiyor, Turnalar şehrimi terk ediyor.. Ama bir ben kalıyorum yokluğunda. Her düş kırıntısından sonra Yüreğimin derinliklerinden vuslata isyan bayraklarını açıyorum. Yüzümü yıkadığımda aynalarla yüzleşmekten korkuyorum. Pencereleri bir açsam senin sesin diye fırlıyorum dışarıya. Ne zaman telefonum çalsa buğulu sesin diye koşuyorum. Gün pencerelerime vurduğunda ilk işim, Yokluğunda ıslanan gözbebeklerimi mandalla ipe asıp Güneşte kurumasını bekliyorum. Ağır aksak hayat yokuşunda Hiçbir zaman seninle yürümeyeceğiz. Belki kelimeler hep dillerde saklı kalacak. Karanlıklar büyüyecek avuç içlerimizde. Ellerimiz hep yabancı kalacak birbirine. Ve yüreklerimiz hep yalancı baharlarda soluyacak isimlerimizi. Kuytu köşelerde sigaraya hasreti sarıp Küllerinden umuda güller ekecegiz.. Hayat yükünü taşıyan sırtımız diye Nemli duvarlara yaslanıp kendimizle dertleşeceğiz.. Ağladığımızda dizlerimi arayıp seni seviyorum kelimelerini Gözbebeklerimizde ıslatacağız. Hasret perdelerinden bir gün Sevda türküleriyle uyanacağız vuslat sabahına.. Melek’lerin ağladığı gönül bahçelerinde Delicesine gezip gülüşlerimizi delicesine soluyacağız. Sabırla, umutla vuslatı bekleyecegiz. Vakit, hicran zamanı. Ne olur ağlama Ben ağlarım Bırak aksın gözyaşlarım. Silemesem de ellerimle gözyaşlarımı, Yüreğimde umutlarla kurumuştur gözbebeklerim. Ne olur dayan bu hicrana. Bir gün vuslatın bahar kokulu gecelerinde Yıldızlarda gezineceğiz. Seni seviyorken ne olur gülümse… "Birazdan yokluğunu sereceğim Hasretinin duvarlarına. Ve yüreğimi ateşleyeceğim Katransı yokluğuna.. Ve gözbebeklerimi ıslatıp Seni sayıklayacağım Gecenin koynunda.. Hasretini dudaklarımda öldürüp Güneşle boynuna sarılacağım Bahar kokulu sabahlarda.." 21/02/1999 Gordion |