Seni terk etmek
Seni terk etmek,
Bilmediğim bir denizde hoşçakal, Hissedilmemiş korkularla gözlerime sokulan. Seni terk etmek, Harap şehirlede yorgun sözlerin ağır anlanlamı ruhuma dokunan; Sona yaklaşmış durgunluk her nefeste içime dolan. Seni terk etmek, Aynı sözlerin küçük kavramları sınırlayan dudaklarımı; Gözlerime baka baka saran nefret düşlerimi. Kırık tırnaklı soğuk beden; Çamura dökülen kan, Eriyen bir hoşçakal senden sonra kalan. Ufka doğru şekilenen bir resim; Bulanık bir nehire çizilen asi bir kırmızı; Karanlık bir gecede gök yüzünden çalınan özgürlük yıldızı; Alev alev yanan düşlerin tozu güneşe doğru; Çıblak ayakla koşan bir çocuk; Petrole gömülmüş bir kuş, İdamla sınırlı yaşlı bir düş uyandıran gerçeğe doğru. Yaşlı kokan bir odanın rutubetli geçmişi, Tek nota çalan sarı bir lambanın anlatıkları. Suçsuzluğunu suçlayan süret kırık bir aynada gördüklerim Nefesinde acı gözlerinde kuru bir damla, olgunluğu anlatan bir resim beklemek kendini. Hangi seferinde kim bulacak seni ? Hangi şehirde hangi hayale sarılacaksın? Unutup yitirdiğinde papatyalarını; Renklerini kaybettiğinde yüreğinin; Bir kalemle renklendir sevgimi. Akıp giderken rüzgarla tüm bedenim silemediğim tek gerçeğim. Hayaline hoşçakal demedim; Seni senden daha iyi bilenim. |