MISIR ŞAHININ KULU
*Mısır Şahının Kulu
Bir fakir bektâşi gezer Mısır’ da Pek eski sayılmaz, geçen asırda Habası sökülmüş, ayağı yalın Açlıktan zil zurna, salın ha salın. Gezerken Mısır’ ın pâyi tahtında Hiç açıklık görmez kara bahtında Birden bakar görür, bir süslü deve Uğrayarak gider tüm evden eve. Devenin sırtında şık arap zenci Bektâşiye bakan sanar dilenci. Fakir merak eder; Kim ki bu kişi? Devenin üstünde acep ne işi? ; Çok önemli biri olmalı zâhir Takmış takıştırmış som altın zincir... Giymiş ipekleri bembeyaz kat kat Sorar bir araba; Kim bu ulu zat? Arap önemsemez, kafayı sallar Vermeden oradan, burdan misallar ’Hiç...’Der,sanma onu öyle pek ulu, Mısır şâhımızın sıradan kulu...’ Bektâşi şaşırır duâya başlar Akar da gözlerinden sel olur yaşlar. Elleri havada der yaradana: ’Bir şâhın kuluna/ bak, bir de bana! ’ Ey Allahım nedir benim çektiğim? Elin arabından var mı eksiğim? Eğer bilmiyorsan diliyorum ben : Git, şâhtan kuluna bakmayı öğren... Antalya-2002 Halil Şakir Taşçıoğlu BİZİM ELLER kitabı, manzum kıssalar bölümünden... |