Üç İmzalı Defter / İhanetin ŞahitliğiBir vesvesenin gece karanlığında susmuştu deniz Gecenin gamlı buzları ayaklarıma serpişirken Ay bile matemlerin dans kostümü gibi simsiyahtı Hava içimden bile soğuk benden bile berbat Ey koca şehir ölü gibi uyuyor musunuz neredesiniz? Sizlerde mi zarardasınız, ihanettesiniz... Bir eleğe koysan, elesen Hep ben dökülürdüm un ufak toz olmuş bir halde Kin tutmuş zerrelerimle beraber Üstte kalan yine yekpare ’şatafatlı’ bir sen! Hatırlarsın ’sana bir şey olmasın’ bu yeter demiştim giderken Sen yeminlerini sözlerle yıkarken Duydum sonra... B i r ş e y olmamış korktuğum kadar! Sözünde durmuşsun! Sadece Ucunu öpücüklerle doldurduğum parmağınla Üç imzalı bir deftere Bir memur huzurunda, şahitlere eşlik kondurmuşsun! Giderken bile seni götürdüğümü bilirken Ya da kör çivileyen adımlarım sen basarken Başkasının değil, benim adım yazardı karyolanın başucunda... Her şeye rağmen hâlâ sen diyen Sevmiş, inanmış, gözlerle gülen Bir resim bakardı değil mi sana, komodininin üzerinden... Ve bakıyorum şimdi, vicdanın rahat değil İmkansızlık akıyor olasılık yırtığı belleğinden Ki; safanın seyrine pişman gözlerle bakmaktasın Sitemlerim, biliyorum canını almakta Dayan güzellik lafla ölünmüyor korkma Pişmanlık öyle bir ateştir işte Küllendikçe yakmakta... Demişsin, tırnaklarım bitti yemekten Üzüldüm! Demek hasar sadece tırnaklarda! Açlık terbiye eder derler adamı Ama korkma Biçilen tarla güverir yeniden Doluyu almayan boşa taşar nasılsa! Dayanmak zordur aslında bilirim Yeşil yangınlar kovayla sönmüyor değil mi? Siyah yutarsın Ama herkes mavi sanar Nasıl buna bile zor dayanılıyor değil mi? Geçer G e ç i y o r Hem, tırnaklar ciğere bağlı bile değil! Zordur Büyüyen gözlere yürek akıntısı Üşütür öldürü Hissetmekti hani bir ucu da sevmenin Paylaşmak bazen acı gerçeği Fendin payesi iki uçlu bıçaktır hani, kesmez koparır Ağdaya değen cılız bir tüy bile zehirdir hani Ki; sen kolumu kestin, can evimi Tırnak acısına bile dayanamazken Tahmin et bakalım kol acısına nasıl dayanılıyor? Tırnak uzuyor da, ya kol !.. (...Sefaret yangını, yerini yadırgayan düğmedir, emanet kollarda zamana başkaldıran... Hangi pişmanlık kendini ifşa eder ki; özlemle geçmişi avuçlamadan! Bir a k s i seda beynini tokatlamadan... Zamanın tozlu rafları şahittir en çok sevdanın koltuk değneklerine, gün olur bir ömürdür,rafadan şuh bir sevince gün olur bir ömre bedeldir, zihnine kahpe bir sivilce d ü ş ü n c e ...) ToprağınSesi . |