O YAŞAR
başa döneriz belki, o ilk sızıya
şirin mi,evet buradan bakarken öyle hoş boşlukta kelebek gibi belki,aramızda ayak ayak üstüne atmış bu gereği gereksiz imgeleri belki bu da bitti,kurudu ah işte bu da dediğimiz tadına bir türlü varamadığımız bu kirli mi kirli olan boşlukları sileriz o ilk merhabayla merhaba ! isim neydi ? merhaba da aynalara ne diyeceğiz diyor sevgilim onları nasıl kandıracağız gül dikende kaybolmuş onu nasıl seveceğiz bak,görüyor musun beni arkadaşlarından bile kıskanıyorsun beni, benden hayır olmaz olmamalı dinle her sabah altısında sigaraya gittiğin yaşlı ve mutsuz bakkal siftahsız mı kalacak mutlu insanlık uyanıncaya biz olmasak böyle kim sevişecek öğle rakısında çirkin müzeyyenle ya şu olmayan deniz olmayan martılar olmayan orman akşama doğru ve bu sesler gece ile kimi çürüterek var olacak yani ayıp olacak mutsuzluğa yalnızlık küsecek bize boş verelim mi ? e bize bu gülüşleri kim verdi,hiç hoş değil kim ağlattı bizi şimdi yokluktan,plastik mi bunlar? karanfil mi dedin,salak artık kimse Ruhi Bey’i aramıyor bu çağda bu sokaklarda artık insanlar üç günde unutuyorlar ölülerini akılla kurutuyorlar geçmişlerini akıllı ol beni öldür ve unut ama boş diyor sevgilim boş gitsen de iki kulağın ete değdiği o anına kandır hayat,akar ayrılık yaşar,merhaba ve hoşçakal |
kent öldü bizden önce. //