Okuduğunuz şiir 23.12.2010 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
G İ T
Gönül kapım paslandı, asla açılmaz artık, Vermediğin sevgiyi zalimlere sal da git. Gidişinle belirdi kalbimde derin yırtık, Beni deli gönlünden bir nefeste sil de git.
Ey gönlümün hırsızı katıksız sev diyordum, Gece gündüz ruhumu içten içe yiyordum Hüznümün önü sıra ışığa gidiyordum, Sensiz kalan gönlümde hüzzamları çal da git.
Bir yudum sevgin için çölü yol eylemişken, Yüreğimi uğruna köle kul eylemişken, Kalbimdeki yaradan sana gül eylemişken, Viran ettin bahçemi, sen de viran yolda git.
Saklımdaydı hep adın bakışına muhtaçtım. Seviyorum dedikçe gül üstüne gül açtım. Yalan dolu sözlerle başında altın taçtım, Kara gülü soldurdun, peşim sıra sol da git.
Ellerimi uzatıp aşkınla yandım derken, Gülüyordun arkamdan ben ağlayıp giderken. Sevdim dersen geç kaldın, yalanın daha erken, Geldiğinde uyandım kanmam artık bil de git.
Bir anlık bakışındı ömrümün on asırı, Göstererek övün gez harabemde eseri. Seven gönlüm asildir, senin gönlün serseri, Yollarına döktüğüm hüzünleri al da git.
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
şiirimi ödüle layık gören seçki kuruluna teşekkürler, saygılar
okuyan, yorumlayan tüm dost kalemlere de ayrıca teşekkürler, saygılar
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
G İ T şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
G İ T şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Seviyorum dedikçe gül üstüne gül açtım. Özellikle bir bayan için çok önem taşıyan seviyorum kelimesini taçlandırdınız. Sonra, Sevdim dersen geç kaldın, yalanın daha erken. Burda beni bayağı güldürdünüz. Etkili vurgularla çok güzel bir şiir okudum. Yüreğiniz, kaleminiz var olsun.
Dörtlüklere çok hakimsiniz...Sıralamaları da eseri vurucu hale getiryor..."Saklımdaydı hep adın bakışına muhtaçtım." dizesindeki hatayı da düzeltirseniz iyi olur...Bir önceki yorumda İbrahim arkadaşımız öneride bulunurken kafiye-redif düzenine dikkat etmemiş galiba.."Köle kul..." söylemi kesinlikle doğru..Saygımla..
* * * Bir anlık bakışındı ömrümün on asırı, Göstererek övün gez harabemde eseri. Seven gönlüm asildir, senin gönlün serseri, Yollarına döktüğüm hüzünleri al da git.
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
Gönlüne sağlık canım, çok güzeldi duygusal şiirin, yürekten kutlarım günün şiirini yazan kalemini.. Başarıların daim olsun bitanem...
Yeni bir yıla girerken sevgi ve barış diliyorum. Savaşların, acıların ve felaketlerin, geçip giden koca bir yıl gibi geride kalması umuduyla.. Nice yıllara!
Sağlıklı, sevgilerle, huzur ve mutluluk içinde geçen, uzun bir ömür diliyorum..
2011 UMUTLARINIZI GERÇEKLEŞTİRSİN TEMENNİSİYLE...
Selamlar sevgiler saygılarım binlerce yüreğimden yüreğine..
Harika bir şiirsellik;o şiirselliği yansıtan yetkin işçilik... Ve elbette ki beklenen,üretiyi taçlandıran bir ödül.
Okumak bir emektir. Bu yetkin üreti okumaya değiyordu. Değerli Şiir Dostumu ,başarısından dolayı tebrikliyor ; daha nice sevinçler yaşatacak şiirlere imza atmasını diliyorum. Erdemle.
Gülhun Kardeşim; Benim de her ay "şiire dair görüşlerimi paylaştığım KUMRU isimli dergi" mizin yöneticilerinden. şiire emek veren, bu yolda çile çekenlerden. Öyle, bedava buldukları her ortamda, materyalistlerle-marksistlerle dudak dudağa şiir eleştirisi yaptığını sanan sözde İslâmcı'lara asla aldırış etmez. Hele hele moralini hiç mi hiç bozmaz. * İki imlâ hatası yazmakla, şiirin bütününün içinden bir kaç satırı alıp, aynayı kırıp sonra orada tahlil yaptığını, şairin ruh köküne inip eserin bütünlüğüne bakmadan analiz yaptığını sananları gördükce üzülüyorum. * Gülhun Kardeşim'in Tuttuğu yol doğru. Bayrağı güzel, hoş ve millî. * Hece'nin sihirli kanatlarıyla has şiir yoluna devam kardeşim.
Hece şiirine yeni başlayan Gülhun ablamızın, bu minvalde ortaya koyduğu çabanın müspet neticesini göstermesi bakımından takdire şayan eseri tebrik ediyorum. Daha güzellerini de ortaya koyabilecek istidata maliktir kendileri. Tebrik ediyor, saygılarımı sunuyorum.
2 seneyi bulacak burda oluşum... Ben bu sayfalarda güne gelen ne şiirler gördüm, ağzımı açmadım açsaydım bana ateş püskürürlerdi... Uzaktan ibretle baka kaldım... Eleştiri olacak elbette ama kalp kırmadan inciltmeden, şunu da herkesin bilmesinde fayda var, Bir şairin çok güçlü şiirleri olduğu kadar, çok basit ve hatalarla dolu şiirleri de olabilir, Güçlü olduğu kadar, zayıfta yazabilir her şair için geçerlidir bu... Bu yüzden hiçkimse ben en iyisiyim en güzelini ben yazarım, vs diyemez... Kibir kürkünü giymemeli Şair, giydiği anda biter onun işi, isterse en güzelini yazsın... Şimdilerse bakıyorum etrafa mübarek düğün bayram ediyorlar, İnsan biraz çekinir ve utanır... Ve bildiğimiz tek şey 10-15 yıldır şiir yazan şaircik-lere Üstad demesini çok iyi öğrenmişiz! başka hiçbirşey bilmiyoruz... Hepsi bu kadar... Saygı ile...
Gökan Öztürk tarafından 12/24/2010 11:33:24 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gökan Öztürk tarafından 12/24/2010 11:34:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
şiirin bütününü okuduğumda iki şiir geldi aklıma öncelikle üstad necip fazıl'ın şu dizeleri:
Yüzün bir sebepsiz korkuyla uçuk, O gün başucuma karalarla gel Arkanda, çepçevre, kızıl bir ufuk, Tepende simsiyah kargalarla gel
Elinden, dal gibi düşerken ümit, Ne bir hasret dinle, ne bir ah işit; Bir yaprak ol, esen rüzgarlarla git, Kırık bir tekne ol, dalgalarla gel..
yine faruk nafiz çamlıbel'in şu şiiri de aklıma geldi:
Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın, Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git... Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!
sanatçılar çok sevdikleri şiir ve şairlere öykünürler bu gayet doğaldır diye düşünüyorum...
Bir anlık bakışındı ömrümün on ...........a-sı-rı, Göstererek övün gez harabemde........ e-se-ri. Seven gönlüm asildir, senin gönlün....... ser-se-ri, Yollarına döktüğüm hüzünleri al da git.
Ali Bey dostumuz bu dörtlükte kafiye hatası olduğunu yazmış ama kafiye ustası olarak tanınan ben hatayı bulamadım doğrusu. Gerçi kafiye konusunda iki farklı düşünce şekli hakim. Bir kısım şairler kafiyelerin yalnızca köklerden üretilmesi gerektiğini savunurlar. Bir başka kısım şairler de kafilyelerin hecelerden oluştuğunu savunur. Ben hecelerden oluştuğunu savunanlardanım. Türk Edebiyat tarihine geçmiş ıstalarımızın şiirlerini incelediğimizde de kafiyelerin hecelerden oluştuğunu anlatan bir çok örnekle karşılaşmaktayız. Mesela; ünlü şairlerimizin şiirlerinde KAR sözcüğü ile LAR fiil ekini kafiye olarak kullandıklarına vaya benzeri kafiyelere rastlamak mümnkündür. Bu konuda örnekler de getirebilirim. Sonuç olarak bu dörtlükteki kafiyeler ilk iki satırda zengin kafiyedir. Üçüncü satırda da tam kafiye vardır. Saygılarla.
Ben hecelerden kafiye olduğunu düşünmüyorum, hece olarak, kullanılan yerleride bir zaman araştırmıştım, çok nadir ve zorlama olarak bakılır. Kabul gördüğünü hiçbiryerde rastlamadım. heceye göre kafiye olsa o kadar kolay olurduki kafiye oluşturmak. kökdür asıl olan ama bazen kök öyle aza inebiliyor ki burada mesele kelimenin şiirdeki anlamının kök durumudur. burada kökün öylesi çok özelliği olabilir ki bazen -es kök olur ama bu hece değil anlam olarak kökdür. Neyse -asırı derken kök asır, -eser -es olabilir esmekden -eser türemiş- ama burada zaten sorun -serseri , seri yukarıda sizin dediğiniz giib heceden baksak bile dediğiniz gibi zengin ve tam kafiye örgüsü çıkmaz. ancak 2ve 3 de zengin. Neyse amacım tartışmak değil. Şiiri zorlamayada gerek yok, ben bilgim dahilinde bildiğimi aktardım, heceye göre değerlendirmediğim açıktır kök anlamında değerlendirdiğim belli o açıdan eğer bir cevap verme bilgi verme ihtityacınızda benim değerlendirmem üzerinden söylediğimin yanlış yada doğru olduğunu söylebilirdiniz, bende bilgimi tekrar gözden geçirirdim. Burada tekrar ediyorum kafiye örgüsü sorunludur. Bu olay mıdır kötümüdür hayır değildir. Bu sorunlu olur bir sonraki şiir harika mesele görebilmek.şiirce
Çok güzel bir şiir, öncelikle kutluyorum. Şiire yazılan yorumlara baktığımızda genelde övgü dolu,övgü dolu olması beğenildiğini göstermekte. Ancak bazı eleştirilerde yapılmış şiire.Eleştiri şairin eksiğini gidermeye yardımcı olur.yapıcı eleştiri aynı zamanda yardımlaşmadır. Ki bu ve benzeri sitelerin bir gayesi de yardımlaşarak daha ileri derecede güzel şiir yazdırmaya hizmettir. Ne hatasız insan ,ne hatasız eser vardır.Güzel vardır.ama daha güzeli de vardır.daha mükemmelide vardır. Eleştiri haksız ve incitici olmamalı, Şiir :duygu,hayal ve düşüncelerin kendine has üslubu ve kuralı çerçevesinde aktarılması olduğuna göre ,herkeste farklı şekilde tezahür edecektir. Ben şahsen yoruma açık bir şiirde önemli bir hata görmüş isem kendi bilgi kapasitem dahilinde özel mesajla,incitmeyecek bir üslupla izah etmeye çalışırım.Bence doğru olan yöntem budur. Yok böyle değilde ,şiirler satır satır kelime kelime ameliyat masasına yatırılsın ,herkes görsün ve faydalansın düşüncesi varsa,sitede bir "ameliyat masası"bölümü oluşturulur.İşin ehli olanlar olması gereken şekilde görüşlerini açıklarlar.herkeste görmüş olur,faydalanmak isteyen faydalanır.
Bu sayfada, satır satır ,bent bent şiiri ele alıp haksızca eleştirmek,incitmektir.Bir yerde sınırı taşmak ve aşağılamaktır.Etme eline gelir yoluna misali bir bakarsınız sizin şiirinizede aynı şekilde eleştiriler gelir.Zorunuza gider. Bu sayfada tartışmak ,hepimizi üzer,gönül kırılmalarına sebebiyet verir.Halbuki bu siteler en güzel güllerin sergilendiği gülistanlar benzeri Gönülistanlardır.Sevgi,dostluk ve muhabbet yeridir.Ne incin,ne incit. Gülhun hanımı tanırım.Çok yetenekli,çalışkan ve hece şiirinin hakkını veren birisidir.Kıskanılacak kadar güzel yazan,her gün üzerine koyarak giden biridir.Taktir ediyorum. Yazılan hiçbir eleştiriye cevap vermeyişi olgunluğunun ispatıdır. Yazmaya devam diyorum.Eleştiriye karşı olmak eleştirilecek bir durumdur. Bu şiir vesilesiyle bu kadar yorum ve eleştiri okuttuğunuz içinde ayrıca teşekkürler.
Eleştiriye karşı olmak eleştirilecek bir şeydir demişsiniz. Burada ince bir çizgiyi belirtmekte yarar var. Baklava yapmasını ve hangi malzemelerin kullanılacağını bilmeyen birisi size baklava yapmayı anlatırsa, üstelik siz de baklava ustası iseniz bu anlatan kişiyi eleştirmek herkesin hakkıdır. Bilen birisi anlatırsa ve eleştirirse bu öğretici ve yol gösterici olur ki, biz de bunu anlatmaya çalışıyoruz. Konuya vakıf donanımlı dostların eleştirileri beni her zaman memnun etmiştir. Övgülerden de dseğerlidir. Ancak konuya vakıf olmayan birinin eleştirisi de doğal olarak can sıkar ve gereken yanıt verilir. Saygılar..:))
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
Kutlarım nefis dizeleri...aşkın sesi,sitemlere karışmış,çok güzeldi ve özeldi şiir....selamlar sevgiler
Güne düşen bu güzel eseri ve yazarı yürekten kutlar başarılar dilerim saygılar gönderiyorum efendim güzel emek güzel nakış işlenmiş değer de görmüş kutlamak düşer bize yüreğin dert keder görmesin........
Ben bu şiiri sevdim.Eleştirebilirsiniz elbette.Ayaklar sağlam değil, kafiyeler yeterli değil vs. Unutulmaması gereken şey ise; şair hece şiirlerini yeni başlamış.Büyük bir aşkla yazdığını inkâr edemezsiniz.
Destek olmak yerine yurdum insanı köstek olmayı tercih eder oldu.Milletçe depresyondayız galiba. Bir de şeçici kurulun seçimlerinin eleştiriliyor olması.Kimlerden oluştuğunu bilmiyorum bu kurulun. Fakat kendilerine destek verdiğimi de sayın Gülhun Hanımın eleştirilen bu şiiri altında belirtmek istiyorum.
Gülhun Hanım'ı bir kez daha tebrik etmek istiyorum onurlu davranışı için.Şairin bu duruşu, şiir yolunda daha güzel eserlere imza atacağının göstergesidir.
Yazık olmuş şiire, karabasan çökmüş... Bir şiire yapılacak en büyük kötülük sanırım anlamı konusunda kesin yargılar üzerinden değerlendirme yapmaktır.(düşünceyi değersiz kılmaya çalışmaktır). Bu durum burada şuan bu şiiri savunanlarda dahil hepimizin suçu, malesef, ayrıca elinde etki ve yetki olanlarında tabiki. Şiir eleştirisi konusunda yetkin olmayan kişilere göz yummak. Seçimlerde şeffaf olmamak. Neyse şiir konusunda aşağıda yorumlardan okuduğum kadar, şair kısa süre önce başlamış hece yazmaya bence de buna rağmen iyi şiir.
Unutmamak lazım serbest şiiri yazan birinin hece yazarken zorlanması çok normal. Şair bu zorluğu yaşamış ama yinede doyurucu bir şiire imza atmış. Hatasız şiir mi var? yok. Herkes farklı tarzda oluşturur duygu açılımlarını herkesi memnun edemez. Yazılan şiir genel kurallarda uyum sağlamışsa anlamında uçsuz bucaksızdır bari duygularını kurallara sokmayın.
Abartmaya gerek yok. Yok birbirimizden farkımız. Şair şiirinde ayrılığın, kendine verdiği acıları soyut ve somut olarak sevgilinin üzerinden vermeye çalışmış, sevgili burada tamamen temel alınamaz, temel şairin duygusal yaşanmışlıklarıdır. Bu yaşanmışlıklarda tamamen soyut bu yüzden şu bu demek şairin yaşadıklarını yargılamak olur ki bu şiir anlamında (anlamsızlık yakalamadığı sürece) gereksizdir. Ayrıca redif ve kafiye kullanımlarında belirli bir güzellik var, ses uyumları iyi.
Bir anlık bakışındı ömrümün on asırı, Göstererek övün gez harabemde eseri. Seven gönlüm asildir, senin gönlün serseri, Yollarına döktüğüm hüzünleri al da git.
Bu dörtlüğün kafiye örgüsünde -asırı, -eseri, -serseri hatalı olmuş.
Şiiri sevmekle başlar herşey, kişileri sevmek şiir üzerinden, gerçekler üzerinden olursa amenna. Yalnız Kişileri çıkar ilişkileri üzerinden seversek, översek böylesi karabasanlar oluyor sanırım.
Emek vermek değerlidir daima, Güne gelmiş olmasından dolayı tebrikler şiirce.
Bir şiire detaylı eleştiri yazmak için konuya her açıdan vakıf olmak gerekir. Bilmeden yapılan eleştiriler yazanın kendi eksiklerini ortaya çıkarır ki, buna kaş yaparken kendi gözünü çıkarma da diyebiliriz. Onur Bilge hanımefendinin eleştirisinden söz ediyorum. Eleştiri geneline baktığımızda her satır bağımsız ayrı bir şiir gibi düşünülerek ele alınmış. Eleştirirken de çok yüzeysel düşünülmüş. Sözcüklerin sözlük anlamlarına kilitlenmiş eleştirmen. Oysa ki şiirde sözcükler çoğunlukla mecazî anlamlarda kullanılır. * “Gidişinle belirdi kalbimde derin yırtık, Beni deli gönlünden bir nefeste sil de git.”
Derin yırtık belirmez, oluşur. Belirmez, çünkü acıyla oluşur. Yavaş yavaş veya aniden… Beliremez, çünkü görülebilecek yerde değildir. Ancak hissedilebilir ki onun ifadesi böyle olmasa gerekir. Sonra, zaten gitmiş adama GİT demek ne kadar mantıklı? Öyle değil mi? Bu dizelerdeki MANTIK hatası giderilmeli ve YIRTIK, bahsettiğim şekilde onarılmalı. * Yanıt: Sizin düşündüğünüz sözlük anlamında bile kullanılmış olsa yırtık bir anda belirebilir. Bir cisme veya kalbe bıçağı bir saniye içinde batırıp çektiğinizde yırtık hemen belirir. Görünmesi aylarca sürmez. Kaldı ki şiirdeki anlamı ‘’Gidişinle kalbime dolan hüzün kalbime sığmayarak yırtıp patlattı’’ anlamında kullanılmıştır. Gittiğini siz gördünüz mü? Belki hala yanındadır. Hayali eleştiri olur mu? Farzet ki, gitmiştir. ‘’Gönlünden sil de git’’ sözünü yalnız siz anlayamamışsınız sanıyorum. * ”Yüreğimi uğruna köle kul eylemişken, Kalbimdeki yaradan sana gül eylemişken, Viran ettin bahçemi, sen de viran yolda git.”
KÖLE ve KUL aynı anlamda… İlahlaştırılma hali olsa bile durum değişmez. Bir tanesi yeter. Biri gitmeli… SANA ve SEN DE için de durum aynı… Bu tekrarlar şiire gölge düşürmüş. * Yanıt: Sanırım sözlük bilgilerinizde eksikleriniz var. Köle; eski devirlerde parayla satın alınan ve hizmette kullanılan insandır. Kul; Allah’ın yarattığı ve ona ibadet eden kişidir. İkisi arasında en küçük bir anlam bağı yoktur. Ayrıca kul ve köle sözcüklerinin farklı mecazi anlamları da vardır ki, şiirlerde genelde mecazi anlamları ile kullanılırlar. Osmanlı padişahlarına da çevresi ‘’Bendeniz, kulunuz, köleniz…’’ diye hitap ederdi. Padişahlar kul yaratmadığı halde ve üstelik halife olmalarına rağmen sizce bu sözler neden kullanılırdı? Padişahlar neden itiraz etmezlerdi? Üstelik Osmanlı padişahları da şairdi… Şiirde bazı sözcükler hece tamamlamak için değil, anlamı pekiştirmek için kullanılmıştır. ‘’Kalbimdeki yaradan sana gül eylemişken,’’ bu satırdan sana sözcüğünü kaldırdığınızda şimdiki anlam aynı kalıyor mu? * “Ellerimi uzatıp aşkınla yandım derken, Gülüyordun arkamdan ben ağlayıp giderken. Sevdim dersen geç kaldın, yalanın daha erken, Geldiğinde uyandım kanmam artık bil de git.”
GİDENLER GELENLER karıştı. Giden sevgiliydi. Şimdi şair oldu. Hemen sevgili geldi, şair uyandı ve onu derhal kovdu. Burada da tuhaflık var. Kanmazmış. Oysa ne kadar da kanma ihtiyacı içinde görünüyordu. * Yanıt: Şiirin neresinde sevgilinin gittiği yazılmış? İlk dörtlüğün 3. Satırında ‘’Gidişinle belirdi kalbimde derin yırtık,’’ gidişinle sözü geçmekte. Yani hala gitmemiş yanında ve gitmeye hazırlanıyor. Sevgili şiirde gitmemiş ama siz onu hayalinizde göndermişsiniz. Bu da şiiri ciddiyetle okumadığınız anlamına gelir. * ”Bir anlık bakışındı ömrümün on asırı, Göstererek övün gez harabemde eseri. Seven gönlüm asildir, senin gönlün serseri, Yollarına döktüğüm hüzünleri al da git.”
ASIRI olmaz. Zorlamaya gerek yok. Seçenek çok. Başka bulunmalı… Zaten on asırlık ömür vermiyorlar. Biz de buna kanmayız. ESERİ… Hangi eseri? ESERİNİ olsa, tamam da… Başka bir ESER daha mı var? Herhangi bir ESER…? SEVEN GÖNLÜM… Onca kalleşlikten, yalandan sonra sevmek… Olabilir de… GÖNLÜ SERSERİ ya da değil, bu saatten sonra bize ne? SERSERİ, sadece uyak için kulağından tutulup getirildiği halinden anlaşılan ve azat edilmek için bar bar bağıran bir zavallı sözcük… * Yanıt; Necip Fazı üstadım bir şiirinde şöyle der; ‘’Herkesin dünyada varsa bir yeri/Ben de bütün dünya benimdir derim…’’ Faruk Nafiz Firari şiirinde şöyle demekte; ‘’ Zülfünün yay gibi kuvvetli çelik tellerine, /Takılan gönlüm asırlarca peşinden gidecek.’’ Necip Fazıl ‘’Bütün dünya benimdir’’ derken şair değil miydi? Faruk Nafiz asırlarca yaşayacak mı ki, gönlü sevgilinin peşinden asırlarca gidecek ..? Türk şiiri bunların benzeri binlerce örneklerle dolu. Yorumunuzun özellikle bu bölümünden şöyle bir anlam çıkmakta. Ya siz şiirden hiç anlamıyorsunuz, ya da kasıtlı eleştiri yapıyorsunuz.. Şiirde ‘’eser’’le anlatılmak istenen gönüldür. Eserin de dense eseri de dense tek gönül vardır. O da sevgilinin viran ettiği gönül. Senin eserin denseydi onu da eleştirecektiniz. * ”Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.”
”Bundan böyle adını defalarca anmak mı?” derken de anıyor, hem de şairane bir biçimde… “Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı?” Yalancılığı tescillenmiş, önceki dizelere işlenmişti. “Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı?” Daha önce de ÇÖL kullanılmış, gide gele YOL edilmişti. Burada tekrara gerek olmadığı kanaatindeyim.
”Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git.” Zaten sevmiyordu. Yalancıydı. Şair biliyor ama yine de aldanma ihtiyacı içinde olduğundan, SAÇLARINI YOLACAĞINI SANIYOR. Bize tanıttığına göre, onda saç baş yolacak göz yok. Ellerini cebine sokar, aheste aheste gider. Belki de ıslık çalarak, keyfinden. Nereye mi gider? Başkalarını da kaldırmaya… “… senin gönlün serseri,” diyordu ya şair. Onda gönül de yok bence. Olsaydı, sevmesini bilirdi. VAR diyelim. SERSERİ ise yine umursamaz. Nerde Şam, orda akşam… Oh!.. “Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.” Bu dize ise tamamen gereksiz. ATEŞLER DÜŞELİ çok olmuş. Yanmış da KÜL olmuş. Sanki henüz düşmüş gibi buraya bunu yazmaya ne gerek var? * Yanıt; Bir önceki yanıtım burada da geçerli. Siz gerçekten şiirden anlamıyorsunuz. Anlamış olsanız bu şekilde yazmanız mümkün değil. Bu sözleriniz yalnızca bu şiire gelen bir eleştiri değil. Divan şiirine ve cumhuriyet dönemi şiirlerine yönelmiş toplu bir eleştiri. Gül, bülbül, çöl, Leyla, mecnun… şiirlerinde bu temaları işlememiş olan kaç ünlü şair gösterebilirsiniz? Önemli olan sözcükler değil, sözcüklere yüklenen anlamlardır. Hepimiz Türkçe düşünüyor, Türkçe konuşuyor, Türkçe duygulanıyor ve Türkçe yazıyoruz… Sizce bu sözcükleri Fuzuli’den sonra TDK sözlüğünden silmemiz mi gerekirdi. Bu sözcükleri kullanan şairler şair sayılmaz mı? Ben de bu sözcükleri çok kullandım ve kullanmaya da devam ediyorum. Öyle anlaşılıyor ki, size göre Türk şiirinin tamamı çürüklerle dolu. Sizin şiirlerinizi incelemedim ama bakacağım. Bu sözleri hiç kullanmamış mısınız acaba? Son satırı tekrar okuyup anlamanızı öneriyorum. Şair o satırda ‘’Sen de benim yandığım gibi yanarak git ‘’diye beddua eylemiş… * “Seviyorum dedikçe gül üstüne gül açtım. Yalan dolu sözlerle başında altın taçtım, Kara gülü soldurdun, peşim sıra sol da git.”
GÜL ÜSTÜNE GÜL, AK GÜL KARA GÜL… Bir GÜL de yukarıda vardı, etti dört GÜL...
Şiir yazmak kolay gibi görünen çok zor bir iş… Hemen dile geliveren her şey yazılıverince şiir oluvermiyor. Aksine KÂBUSUMUZ OLUYOR!.. * Yanıt. Şiirde aynı sözcüklerin tekrarı kâbuslarınız oluyormuş. Öyle sanıyorum ki, siz Yunus Emre’den daha büyük bir şairsiniz. Daha donanımlı olmalısınız. Neden derseniz. Size göre Yunus da şiir yazmayı bilmiyor ve yazdıkları tekrardan ibaret. İşte örneği; ‘’Beni bende demen bende değilim, Bir ben vardır bende benden içeri…’’ Burada on bir adet sözcük var. Bunlardan dört tanesi ‘’bende’’ iki tanesi de ‘’ben’’ sözlerinden oluşmakta. Yani on bir sözcüğün altı tanesi ben ve bende sözlerinden oluşmakta. Bu kadar tekrar olunca Yunus’un da size göre bir şair olmadığı anlaşılmakta. En büyük kâbusları da Yunus’u okurken görmeniz gerekmez mi? Yanlış Yunus’ta mı, sizin iddianızda mı? * Şiirdeki aksaklıkları, okuyacak olanları sıkmamak gayesiyle samimi ve esprili bir biçimde dille getirmeye çalışırken, umarım kırıcı olmadım. * Yanıt; espri diye tanımladığınız anlamın diğer adı dalga geçmektir. Dalga geçerek eleştiri yapmak sizin tarzınız olsa gerek. Okuyanların bir şeyler öğrendiği doğru. Benim gibi bir çok okur da sizin şiirden anlamadığınızı öğrenmiş bulunmakta. Hiçbir şiir muhteşem değildir. Ancak şiir şiirdir. Gülhun Hanımın şiiri de güzel ve kurallara uygun bir şiir. * Aklınıza gelecek bir soruyu da peşin olarak yanıtlayayım. Herhalde ‘’Siz Gülhun Hanımın avukatı mısınız? Diye soracaksınız. Evet, avukatıyım… Böyle yersiz ve yüzeysel, derinliği olmayan ve ne için yazıldığı belli olmayan bir eleştiriye yanıt vermek öncelikle şair olduğum için gerekli. İkinci olarak da Gülhun Hanım yayınını sürdürmekte olan Kumru kültür, sanat ve edebiyat dergimizin Genel Yayın Yönetmenidir. Ben de aynı derginin Yazı İşleri Müdürüyüm. Yayın kurulumuzda Mustafa Ceylan, Sabit İnce. Prof. Dr. İsa Kayacan, Ekrem Yalbuz, Rasim Köroğlu gibi değerli isimler, proflar, doçentler… bulunmakta. İkimiz de hem şair olarak, hem de dergici olarak Türk şiirine sizden kat kat ileri hizmetlerde bulunmaktayız. Saygılar.
Her ne kadar malûmu ilam olacaksa da; hece şiiri adına kabul ettiğim zamanımızdaki “ marka “ lardan biri olan Mehmet Nacar adı benim için ve hece şiirini bilenler için çok şey ifade eder. Keşke zamanı daha çok olsa da Edebiyat Defteri üyeleri daha çok istifade edebilse!
Sayın Eskidji Şair olmak ayrı, şiirden anlamak ayrı, eleştiri yapmak da daha ayrı bir konudur. Sözlerinizin çoğuna katılmıyorum. Bir şiiri okuyan kişinin edebi genel kültürü kadar şiiri okurken içinde bulunduğu psikoloji de önemlidir.Ayrıca yazdığım yorumu daha dikkatli okumanızı öneriyorum. Yazdığım yorumda Gülhun Hanımı sohbetlerinde bulunarak feyz aldığım üstadım Necip Fazıl'la veya Faruk Nafiz'le eş tutmadım ki. Taşıdığı anlam (abartı) benzerliklerini göstermek için o iki üstadın şiirlerinden örnekler verdim. Sizin şiire, anlamına veya yazdığım yoruma katılıp katılmamanız bence bir değer ifade etmez. Çünkü bu konuda otorite değilsiniz. Tabi ki, kendi anlayışınız doğrultusunda açıklama yaparsınız. Saygı duyarım. Türk şiirine ne gibi hizmetlerde bulunduğumu sormnuşsunuz. Bu konuda geniş bilgi vermek mütevazi kişiliğimle bağdaşmaz. Ancak çok özet olarak beş şiir kştabım olduğunu, 1967 den beri iki dergi çıkardığımı, bazı şiirlerimin bestelendiğimi ve TRT repertuarında olduğunu, bir şiirimin ilköretim ders kitaplarına alındığını, yedi bin kadar makalemin yayınlanmış olduğunu size özetleyebilirim. Daha geniş bilgi almak isterseniz Google arama motorundan Şair Mehmet Nacar yazarak arayabilirsiniz. Saygılarla...
Saygısızlık etmek adına değil de merakımı gidermek için sormak istiyorum;
-Türk şiirine sizden kat kat ileri hizmetlerde bulunmaktayız-
Derken Tam olarak ne tür hizmetlerdir bunlar açıklar mısınız ?
Mesela yeni atasözleri mi buldunuz ? Dilden dile dolaşan ağıtlar, türküler yada türk sanat muziğine besteler mi kazandırdınız ?.
Merakımı mazur görün Merak işte.
Bu arada bende sizin verdiğiniz örnekler için birkaç cümle sarfetmek isterim;
Şiir yazarken her şair istediği kelimeyi kullanabilir Fakat her kelimeyi yanyana Getirmez Getiremez Getirirse de O kendisine şiir olur Başkalarına değil.
Sizlerin şair olmanız ve dolayısıyla yukarıdaki şiirde kullanılan dizelere gösterdiğiniz örneklerle
Bu şiiri;
Necip Fazıl Kısakürek Faruk Nafiz Firari Fuzuli Yunus Emre vs.
Şiirleri ile eşdeğerde mi tutmalıyım ?...
Öncelikle şunun bilinmesini isterim; kelime tekrarı her şiirde istenildiği gibi yapılamaz ki yapılacaksa da, o şiir; kargaşadan uzak, kelime ve anlam bütünlüğü taşımalıdır.
Örneğin;
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil, bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken meselâ denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil...
Kelime tekrarı yapılacaksa, böyle yapılır diyor Nazım Hikmet
Şair değilim Ama kelime tekrarı Evet böyle yapılır diyorum Bende...
Sayın Bilge’ye ifade ettiğiniz üzere diyorsunuz ki;
-Eleştiri geneline baktığımızda her satır bağımsız ayrı bir şiir gibi düşünülerek ele alınmış. Eleştirirken de çok yüzeysel düşünülmüş. Sözcüklerin sözlük anlamlarına kilitlenmiş eleştirmen. Oysa ki şiirde sözcükler çoğunlukla mecazî anlamlarda kullanılır.-
Evet şiirler yazarken de okunurken de kelime kelime ele alınır ve her kelime kendi anlam ağırlığını bir diğer kelimede kaybetmelidir çünkü şiir sadece kelimelerden ortaya çıkan bir şey değildir Ki öyle olsaydı Herkes şair olamazdı !...
Siz bu iki dizeye kendi bilgi ve öngörünüz ile istediğiz gibi anlam verebilirsiniz fakat ben vermem.
Asır Asırdır Asırlardır Asırlarca ile on asır Aynı orantıda ve doğru ve şiirsel bir söylemdir derseniz Size katılamam.
Yarattığın eseri Bıraktığın eseri Unuttuğun eseri ile gez harebemde eseri Dendiği vakit ben yine size katılamam.
Şiir yazarken her şair istediği kelimeyi kullanabilir fakat her kelimeyi yanyana Getirmez Getiremez Getirirse de O kendisine şiir olur, başkalarına değil.
Bu tıpkı şuna benzer;
Yönetim tarzını pek benimsemesemde, bu ülkeyi yöneten bir başbakanı var.
Her kurumun üst düzey yönecileri vardır ama o kurumda herşey hep yolunda değildir.
Her ne kadar Üniversite mezunu olsada, başarısız bir çok vatandaşımız vardır ki onları eğitenlerde dekanlar ve profesörlerdir.
Her ameliyata, iki doktor ve bir pratisyen hekim girer Fakat her hasta o masadan sağ kalkamaz.
Camal Safi şairdir ama Nazım Hikmet dünya şairidir.
Son olarak şunu söylemek istiyorum tavrınız ve üslubunuz son derece rahatsız ediciydi ve kendinizden bahsettiğiniz üzere sizin gibi türk şiirini bu kadar yükseğe çıkaran değerli şairlerin, Şair arkadaşlarının avukatlığını yapması pek hoş olmamış
Neden derseniz
Bir şairin avukatı Şiiridir Başka bir şair arkadaşı değil !...
Dediğim gibi şair olmasamda iyi anlarım kimin şair olduğundan ve bundandır bilirim
Onur Bilge iyi bir şairdir ve hayran olduğum eleştirmenler sıralamasında da oldukça iyi bir yerdedir...
Ayrıca Gülhun hanımı birçok defa okuduğumu belirtmek isterim ve olağanca güzel şiirlerin altında adı vardır hep...
Mehmet Nacar beye bende teşekkür etmek istiyorum şiiri eleştiriyi ve ölçüyü ayni zamanda da seviyeyi dengede tutmanın en güzel örneklerini göstermişler bize sevgilewr saygılar
Aklın yolu bir! Ne kadar isabetli bir yorumdu. Böyle kıymetli bir kalemle aynı platformda yer almak ne büyük kazanç.Yorumda bahsi geçen dergide ne kadar kıymetli insanlar var.
Sitede örnek alınacak ender hece şairlerinden biri olan saygıdeğer Mehmet Nacar Bey'i iyi şiir yazmanın yanında şiirden de çok iyi anladığı gayet açık.
Böyle kıymetli kalemlerin daha çok konuşmasının Türk şiiri adına bir kazanç olduğunu düşünüyorum. Gerçekten takdire şayan bir yorumdu. Saygılarımla...
Şiirde mühim olan duyguyu hissettirebilmek diye düşünüyorum.
Anlam işçiliği yönünden daha iyi şiirler çıkaracağına inandığım değerli kalemin yazdığı her yeni şiirde kafiye ve ölçü uğruna anlamın feda edilmeme gayretini görüyorum.
Hece şiirine yeni başlayan bir kalemin bu derece yol katetmesi takdire şayan.Biliyor ve inanıyorum saygıdeğer Gülhun Abla ilerde kendisinden çok söz ettirecek.
Daha iyi şiirlerini okuyacağıma olan inancım eklediği her yeni şiirde daha da kuvvetleniyor.
Bu güzel duygu dolu şiir için teşekkür ediyorum.Güne gelmesi vesilesiyle ayrıca tebrikler...
Değerli kalemin hece sevdasına bir yıldır tutulduğunu bilmek şiiri eleştirirken göz ardı edilmemesi gereken bir unsurdur. Aksi takdirde şiir şevkini kırıcı nitelikte olabilir. O yüzdendir bir şiiri eleştirirken şairin şiir yolcuğunu da dikkate alarak eleştiri yaparız.
Şiire şekil açısından baktığımızda değerli kalemin diğer birçok şiirinde olduğu gibi 14 lü hece ölçüsü ile kaleme alınmış şiir. ‘2. ve 3. kıtalar hariç zengin kafiye ve tunç kafiye kullanılmış olması şiirin ahengi açısından önemli bir unsurdur. Üçüncü kıtada ise zengin kafiye kullanılmış olmamasına rağmen redif kullanılması ahenk sorununu aşma açısından son derece güzel bir yaklaşımdır.
Şiirdeki duygu yoğunluğu sele boğulmuş bir yüreğin gözyaşlarından oluşmuş denize bir damla da okuyanın yüreğinden dökülmesine neden oluyor. Giden sevgili hala yürektedir. Tamam sen gittin ama hala yüreğimde derin bir yırtık var. Beni de gönlünden sil bir nefeste öyle git diyerek değerli kalem aslında giden sevgilinin gidişine sitemini dile getiriyor ve git diyerek aslında daha önceden olmuşmuş ayrılık durumunu kabul ederek madem gittin böyle git diyerek sitemlerini dile getiriyor. Değil midir ki ayrılıklarda bir gidiş olmaz. Hele ki kalan bir yürek o gidişi binlerce kez tekrarlar olması gereken şekilde…
Ey gönlümün hırsızı katıksız sev diyordum, Gece gündüz ruhumu içten içe yiyordum Hüznümün önü sıra ışığa gidiyordum, Sensiz kalan gönlümde hüzzamları çal da git…. Şiirin genelinde olduğu gibi bu kıtada da değerli kalem ayrılık öncesini dile getirmiş. Diyordum, yiyordum gidiyordum diyerek.. Sevgi yolunda verilen emeğin en güzel resmini çizmiş değerli kalem. Özellikle ruhu içten içe yemek ve hüznün önü sıra aydınlığa yürümek oldukça yaratıcı dizlerdi..
Bir yudum sevgin için çölü yol eylemişken, Yüreğimi uğruna köle kul eylemişken, Kalbimdeki yaradan sana gül eylemişken, Viran ettin bahçemi, sen de viran yolda git…. Aşk uğruna çölü yol eylemek bize Leyla ile Mecnun aşkını anımsatır ki ‘Telmih’ sanatının en güzel örneklerinden biridir. Şiirin geneli söz sanatları açısından oldukça zengindir zaten. Bu konuda şairi ayrıca tebrik ederim. ‘kul ile köle’ kelimeleri şiirde ayrılmaz bir bütündür. Yıllardır şiirlerde beraber kullanılmışlardır anlamı güçlendirme adına. Sonuçta insan da bir kuldur. Şiirlerde genellikle kul önce köle sonra kullanılır. Lakin kölenin önce kullanılmış olmasının herhangi bir sakınca oluşturacağını düşünmüyorum. Aksine bilinenin dışında kullanmak daha hoş bir etki yaratır.
‘Saklımdaydı hep adın bakışına muhtaçtım. Seviyorum dedikçe gül üstüne gül açtım.’ Gül o kadar güzel bir imgedir ki sadece bunun üzerine şiirler yazılmıştır. Edebiyatımız temel direklerinden biridir. Yüzyıllarca okunmuştur okunmaya da devam edecektir elbet. Sevgi de gülle anlatılmıştır hüzün de. Fuzuli de anlatmıştır, Yahya Kemal de, Cemal Safi de… En eskiden en yeniye kadar birçok hatta her şairin şiirlerinde yerini almıştır gül ile bülbül.. ve almaya da devam edecektir. Böylesine güzel imgenin şiirde bolca kullanılması ayrı bir güzelliktir ki sadece şiirlerde değil sevgiyi, aşkı yaşayanlar içinde benzerdir bu durum. Sevgililer sevgilerini bir gül uzatarak ifade ederler. Sezai Karakoç’un düşünü düşleriz ‘o bir gül ülkesi düşler, şöyle hayal ederiz gül ülkesini, O ülkede gül kurtarıcı bir simge olsun. Nişanlarda gül şerbeti içilsin. Hastalara gül şurubu ilaç niyetine verilsin. Gül baharın salâvatı, Hızır’ın fısıltısı, gençlere okunan aşk ezanı olsun. Gül yeni bir yıl gibi evlere muştu getirsin. O ülkede tabutlar gül ağacından yapılsın. O ülkenin zenginliği, baharda çobanların kavallarında, çocukların türkülerinde bulunsun. Gülleriyle zengin olsun o ülke…
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git…. 700 yıllık divan edebiyatında bıkmadan usanmadan kullanılan ve büyük bir keyif ile okunan ve bizim de hala okuduğumuz, Leyla ile Mecnun aşkını şiirde kullanmak bir güzelliktir. Telmih sanatının güzel bir örneğidir. Bize aşkı tarif et deseler eskiye git deriz. Bu coğrafyalarda hala küllerini savuran Leyla’dan, Mecnun’dan ve tarihi değerlerimizden, aşklardan asla vazgeçmemenizi dilerim. Zira asla bıkmayız, ne divan edebiyatımızda okuduğumuzda bıkarız, ne Yahya Kemal’in rindlerinde bıkarız ne Faruk Nazif’de bıkarız ne diğer şairlerde ne de şimdi. Ki Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı vs. edebiyatımıza damga vurmuş aşklar ayrılık üzerine kuruludur. Ve ayrılığın anlatıldığı bir şiirde bunlara dikkat çekmek şiirin etkisini güçlendirir. Ben hep derim Kerem ile Aslı kavuştuklarında yanıp kül olmasalardı. Onların aşkı bu topraklar üzerinde hala konuşuluyor olmaz. O yangının külleri bu topraklar üzerinde hala savruluyor olmazdı. Bizim duygusal yönümüz tarihi aşklarımızdan gelmedir.
Doğrusu hece ölçüsüne başlayalı henüz bir yıl olmuş bir kalem için oldukça başarılı bir şiirdi. Ve geleceğin aydınlığını gösteren bir şiirdi. Ve ben biliyorum ki değerli kalemden zaman geçtikçe olanüstü hece şiirleri okuyacağız çünkü bu işi de gönlünü ortaya koyarak yapıyor değerli kalem. Ayrıca bana beni eleştirin diye gelen bir sürü mesaj içinde değerli kaleminde olması gösterir ki heceye gerçekten gönül vermiş bir isimdir. Elimizden geldiğince eksikliklerden elbette bahsedeceğiz olması gereken bir üslupla ve özelden mesaj atarak…
Değerli Mehmet Hocam son dönemde bu eleştiri işinin çok ağır şekillerde yapılmasından dolayı eleştirmiyorum artık ben şiir altında. Lakin özelden mesaj atarak eksiklik görürsem dile getiriyorum tabiki olması gereken bir üslupla ki sitede birçok isim beni eleştirin diyerek mesaj atıyor.Niyetimiz bellidir bizim hocam. Ayrıca böylesine heceye gönül vermiş değerli bir kalemin sayfasının bu şekilde olmasından dolayı çok üzgünüm.
Hocam sizin edebi kişiliğiniz üzerine açıklama yapmnıza gerek yoktur. Sizi gayet iyi tanıyoruz biz. 7 yıldır aralıksız takip ederim sizi. Sitelerde olduğum dönemlerde muhakkak yorum atarım şiirlerinize... Edebi kişiliğinize ek olarak bende söyliyeyim ki düzenlediğim her şiir dinletisinde muhakkak şiirleriniz yer almıştır. Niğde Üniversitesinde doç. hocamla şiirlerinzi tanıştırdım ve hala niğde üniversitesinde yeni türk edebiyatı dersinde siin şiirleriniz. günümüz edebiyatı açısından öğrencilere örnek olarak gösterilir. Açıklama yapmanıza hiç gerek yok hocam. Sizi gayet iyi tanırız biz. edebiata kattıklarıızı gayet iyi biliriz..
Erol Bey. Bu şiire siz eleştiri yazmış olsaydınız yanınızda yer alırdım. Eminim ki, edebi bilgilerle donanmış, ciddi, öğretici ve eğitici bir eleştiri olurdu. Ekrem Yalbuz, Mustafa Ceylan ve sizin gibi edep ehli değerli dostlar bir kenarda bekledikçe meydanı boş bulanlar kendilerini şiir alimi sayarak ve sanarak akıllarına geleni sayfalara döşeyecekler. Sizin yazacağınız eleştirilerin kopyalanarak saklanması gerektiğine inanıyorum. Donanımlı ve gönül ehli insansınız. Yorumunuz için şair adına ben teşekkür ediyorum. Selam, sevgi ve saygılar size.
Şiir yer yer kavransa da tekrar duyguya teslim edilmiş.İçinde güzel bir şiirin saklı olduğu kesin.Sıkıntım neresindeydi acaba ile sayfanızdan ayrılmak. Şunu da ifade etmekte fayda görüyorum.Yavaş ama doğru büyüyen bir filizsiniz kanaatimce.Allah muvaffakiyetinizi artırsın.
Gönül kapım paslandı, asla açılmaz artık, Vermediğin sevgiyi zalimlere sal da git. Gidişinle belirdi kalbimde derin yırtık, Beni deli gönlünden bir nefeste sil de git....Teşbihde gerçeklik muhakkaktır.pas açılmaya engel değildir.paslı bir yürek severken acıyacağını işaret eder.Git zalimleri sev ki sana zulmetsinler.Seven birisi için söylenmesi zor bir seçim.Kalpte yırtılma (!)Ve.Beni deli gönlünden bir nefeste silde git.Kovuyormuyuz.Terk mi etti .Okur yazdığınızdan çok hissettirdiğinizle ilgilenir.Daha çok yazmanın gereksizliğine inanıyor.Başarınızı kutluyorum.Ellerinize sağlık.
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
İnce ayarla yapılmış sitemli dizeleri beğenerek okudum. Uzun olmasına rağmen duygular arasındaki anlam bütünlüğü bozulmamış. Günün şiirini ve şairinikuttluyorum. Sevgimle.
Saklımdaydı hep adın bakışına muhtaçtım. Seviyorum dedikçe gül üstüne gül açtım. Yalan dolu sözlerle başında altın taçtım, Kara gülü soldurdun, peşim sıra sol da git. Bu kıtayı sevdim ben. değerlendirme olarak ta;
Bazı kelimelerin olması gereken yerde bulunmayışı, ya da kullanılmaması gereken yerde fuzuli kullanılması, bazı kelimelerin de sık sık tekrarı sebebiyle şiirde genel akıcılık yer yer sekteye uğrasa da hece şiiri adına, hele de bir bayan şairimizin hece şiirinde gayret sarfetmesi adına nazik bir çalışma. Şairi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum saygımla... Saygı ile...
KUL KÖLE olabilir, KÖLE KUL olmaz. Gerçi köleler de kuldur ama olmaz. Şık olmaz.
Hele hele yoruma yorum yaparken hakaret etmek hiç şık olmaz.
(Her türlü eleştiri ve sataşmaya dayanmak olgunluktandır. Büyüklük bende kalsın. Dostumuz da var düşmanımız da... Kıskançlık başa bela!.. Allah, verdiği aklı almasın! Cümlemize sabır versin!)
Sevgiler...
Onur BİLGE tarafından 12/24/2010 12:59:29 PM zamanında düzenlenmiştir.
Elbette her şiir eleştirilebilecek şiirdir ve eleştirilmelidir de… Lakin bu işi ciddi olarak yapacak olanların şiir bilgisi, şiire bakışı, şiir mantığı, şiir kulağı ve donanımı yanında şiir yazanlarda da olması gereken mükemmel olmasa bile bir şiir zekâsı olmalıdır. ( hatta branş )Yoksa ortaya çok anlamsız tartışmalar çıkar.
Değerli şaire, Son günlerde sıkça karşılaştığımız “kömürcü kantarıyla altın tartma sevdası “ sanıyorum bir düre daha devam edecek gibi. Elbette yazanların kalitesi yazılanların niteliği ile doğru orantılıdır. Hz. Mevlânâ’ nın “ ….. Bir söze bakarım söz mü diye…..” tesbitine bağlı kalarak yazılanlara bakıldığında bazen bir cümle bize çok şey anlatır. Gerisini ise okumaya bile gerek yoktur. Hele, üslûptaki emrivâkiler aslında dile getirmekten hayâ ettiğimiz birçok şeyi dilimizin ucuna kadar getirir ama söyleyemeyiz nedense. Yine de söylemeyelim!
“ Kul / köle “ arasındaki anlamsal derinliği sadece sözlüklerin açıklamalarındaki bir maddesi ile ilişkilendirmek, kullanıldıkları yerleri ve örnekleri bilmemek, ( araştırmaya da gerek görmemek ), kullanılış biçimleri hakkında zihni zorlamamak mâsumane bir eksiklik olabilir. Ama bu eksikliği hükme bağlamak ancak bir cehalettir bana göre.
Oysa ki azıcık bir araştırma yapılmış olsaydı şu örnekler görülebilirdi.
“Sen yeter ki sev kulun olayım Bir dile bin yıl kölen olayım Boynuna koynuna dolanayım Mahşere kadar”
“Kulun kölen olmak senin bu bir kula kulluk değil yokluğun beni kahreden şu bitmez yoksulluk değil”
(Emin değilim ama Zannediyorum Ümit Yaşar Oğuzcan)
“Ben sana kul köle olurdum ama Sen bana bir günlük yâr olamadın”
( Cemal Safi )
Değerli şaire,
Şiiriniz/şiirleriniz hakkında konuşma hakkımı sonraki şiirlerinizde kullanmak üzere saklı tutuyorum. (buranın kirlenmemesi adına)
Bir anlık bakışındı ömrümün on asırı, Göstererek övün gez harabemde eseri. Seven gönlüm asildir, senin gönlün serseri, Yollarına döktüğüm hüzünleri al da git. GEREK KONU ANLATIMI GEREK YAZIM TEKNİĞİ İLE GÜNÜN ŞİİRİ OLMAYI HAKETMİŞ ,SİZİ CANDAN KUTLUYORUM,SELAMLAR.
Heceyi sevdiren nasıl yazılması lazım kural ve kaideleriyle okuyucusuna hitapeden güçlü kalemi ve güne düşen şiirini ayakta alkışlıyorum.Başarılarınız daim olsun. Saygılarımla
”Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da gi GÜZELDİ..YÜREĞİNİZ VE KALEMİNİZ DERT GÖRMESİN.
Gönül kapınız paslanmış ama kilitli değil anlaşılan. Şiir git derken, sanki derinde bir yanardağı saklıyor gibi geldi bana. Şiir, eğer kurgu değil de, yaşanmışın ifadesi ise bence ikinci satırım geçerli. .......... Hırsızlara dikkat etmek lazım, .......... Su misali akıp giden bir şiirdi. Teşekkürler Kutluyorum içtenlikle. Selamlar
keyif alarak okuduğum bir şiirdi yürek sesimiz kaYGILArımız kısaca hayata dair ortak seslerimizden biriydi belkide güne düşmeside apayrı bir güzellik katmış seçkiyi oıldukça hk eden bir şiirdi sevgiler saygılar kardeşime
Bu şiir yazılmış, okumamız ve değerlendirmemiz için buraya asılmış. O zaman onunla ilgili düşüncelerimi yazsam, sanırım kızmazsınız ve bundan başkaları da faydalanır.
“Gidişinle belirdi kalbimde derin yırtık, Beni deli gönlünden bir nefeste sil de git.”
Derin yırtık belirmez, oluşur. Belirmez, çünkü acıyla oluşur. Yavaş yavaş veya aniden… Beliremez, çünkü görülebilecek yerde değildir. Ancak hissedilebilir ki onun ifadesi böyle olmasa gerekir.
Sonra, zaten gitmiş adama GİT demek ne kadar mantıklı? Öyle değil mi? Bu dizelerdeki MANTIK hatası giderilmeli ve YIRTIK, bahsettiğim şekilde onarılmalı.
”Yüreğimi uğruna köle kul eylemişken, Kalbimdeki yaradan sana gül eylemişken, Viran ettin bahçemi, sen de viran yolda git.”
KÖLE ve KUL aynı anlamda… İlahlaştırılma hali olsa bile durum değişmez. Bir tanesi yeter. Biri gitmeli…
SANA ve SEN DE için de durum aynı… Bu tekrarlar şiire gölge düşürmüş.
“Ellerimi uzatıp aşkınla yandım derken, Gülüyordun arkamdan ben ağlayıp giderken. Sevdim dersen geç kaldın, yalanın daha erken, Geldiğinde uyandım kanmam artık bil de git.”
GİDENLER GELENLER karıştı. Giden sevgiliydi. Şimdi şair oldu. Hemen sevgili geldi, şair uyandı ve onu derhal kovdu. Burada da tuhaflık var. Kanmazmış. Oysa ne kadar da kanma ihtiyacı içinde görünüyordu.
”Bir anlık bakışındı ömrümün on asırı, Göstererek övün gez harabemde eseri. Seven gönlüm asildir, senin gönlün serseri, Yollarına döktüğüm hüzünleri al da git.”
ASIRI olmaz. Zorlamaya gerek yok. Seçenek çok. Başka bulunmalı… Zaten on asırlık ömür vermiyorlar. Biz de buna kanmayız. ESERİ… Hangi eseri? ESERİNİ olsa, tamam da… Başka bir ESER daha mı var? Herhangi bir ESER…?
SEVEN GÖNLÜM… Onca kalleşlikten, yalandan sonra sevmek… Olabilir de… GÖNLÜ SERSERİ ya da değil, bu saatten sonra bize ne? SERSERİ, sadece uyak için kulağından tutulup getirildiği halinden anlaşılan ve azat edilmek için bar bar bağıran bir zavallı sözcük…
”Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.”
”Bundan böyle adını defalarca anmak mı?” derken de anıyor, hem de şairane bir biçimde…
“Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı?” Yalancılığı tescillenmiş, önceki dizelere işlenmişti.
“Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı?” Daha önce de ÇÖL kullanılmış, gide gele YOL edilmişti. Burada tekrara gerek olmadığı kanaatindeyim.
”Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git.” Zaten sevmiyordu. Yalancıydı. Şair biliyor ama yine de aldanma ihtiyacı içinde olduğundan, SAÇLARINI YOLACAĞINI SANIYOR. Bize tanıttığına göre, onda saç baş yolacak göz yok. Ellerini cebine sokar, aheste aheste gider. Belki de ıslık çalarak, keyfinden. Nereye mi gider? Başkalarını da kaldırmaya… “… senin gönlün serseri,” diyordu ya şair. Onda gönül de yok bence. Olsaydı, sevmesini bilirdi. VAR diyelim. SERSERİ ise yine umursamaz. Nerde Şam, orda akşam… Oh!..
“Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.” Bu dize ise tamamen gereksiz. ATEŞLER DÜŞELİ çok olmuş. Yanmış da KÜL olmuş. Sanki henüz düşmüş gibi buraya bunu yazmaya ne gerek var?
O zaman, bu son dörtlük lüzumsuz ya da başka türlü hale getirilmeli.
Uyaklar çok zayıf ve çok bilinen… Farklı ve güçlü uyak arayışları içine girilmeli.
Çok kullanılan âşık hallerinden uzaklaşılarak, yeni buluşlar yapmaya çalışılmalı. Divan edebiyatında tekrar tekrar kullanılan ve usandıran GÜL BÜLBÜL olayı gibi LEYLA OLUP ÇÖLLERE DÜŞMEK, ATEŞLERDE YANMAK falan artık dile getirilmemeli. Bakınız burası da gül bahçesine dönmüş:
“Seviyorum dedikçe gül üstüne gül açtım. Yalan dolu sözlerle başında altın taçtım, Kara gülü soldurdun, peşim sıra sol da git.”
GÜL ÜSTÜNE GÜL, AK GÜL KARA GÜL… Bir GÜL de yukarıda vardı, etti dört GÜL...
Şiir yazmak kolay gibi görünen çok zor bir iş… Hemen dile geliveren her şey yazılıverince şiir oluvermiyor. Aksine KÂBUSUMUZ OLUYOR!..
Şiirdeki aksaklıkları, okuyacak olanları sıkmamak gayesiyle samimi ve esprili bir biçimde dille getirmeye çalışırken, umarım kırıcı olmadım.
Başarılar...
Onur BİLGE
Onur BİLGE tarafından 12/24/2010 5:09:35 AM zamanında düzenlenmiştir.
Herkesin yorumu bir tarafa, sizin yorumunuz bir tarafa olmuştur sayfamda da burada da... Bunu daha önce söylemiştim. Biliyorsunuz. Çünkü şiirde de usta çırak olayı var ve siz, az sayıdaki ustalardansınız.
Yazdıklarınız için teşekkürler...
Antoloji'de, uzun süre sadece günün şiirine her gün eleştiri, açıklama veya yorum yazdım. Hiç bir sorun çıkmadı. Umarım burada da çıkmaz.
Birkaç gün önce bir yorumumun silindiğini fark ettim. Sanırım ilk defa yapıldı bu bana. Bana olmadı olan, okuyamayanlara oldu. yazık oldu. Çünkü o şiirin hataları örtbas edilmiş oldu.
Kokuşan bir yiyeceğin poşetlenmesi gibi... Hızla çürümeye mahkum... Açmak, havalandırmak, gerekli müdahaleyi yapmak fırsatı varken... Değil mi?
"Eleştiri, düşman kazanma sanatıdır."
Onuncu köyden kovulsam da doğruyu yazmaya kararlıyım, eğer yazacaksam.
şiiri okuyan herkes istediği gibi yorumlar veya eleştirir bunda kırılmak, darılmak olmamalı Onur hanım her yoruma katılan da olur katılmayan da. ben şiirleri didik didik etmenizi gıpta ile izliyorum keşke bir de bu yorumlar silinmese... yorum silmenin anlamı; bence suçu örtbas etmektir. burada kimse kimseye küfür etmiyor her düşünceye saygı, özellikle şairlerin kendi aralarındaki yazışmalarına müdahele edildiği müddetçe bizlere de sessizce izlemek düşüyor. -böylesi bence daha iyi-
bu arada yazdıklarınızın çoğuna katıldığımı bilmenizi istedim selam ve saygı ile...
Ey gönlümün hırsızı katıksız sev diyordum, Gece gündüz ruhumu içten içe yiyordum Hüznümün önü sıra ışığa gidiyordum, Sensiz kalan gönlümde hüzzamları çal da git. yüreğinize sağlık ......
Saklımdaydı hep adın, bakışına muhtaçtım Seviyorum dedikçe, gül üstüne gül açtım Yalan dolu sözlerle, başında altın taçtım Kara gülü soldurdun, peşim sıra sol da git...
Tebrikler Gülhun hanım. Enfes bir sitem şiiri olmuş can-ı gönülden kutlu/YORUM sizi... Selâm... Sevgi... Duâ ile...
Hece ölçüsü ile yazmaya başlayalı sadece bir yıl olmuş bir kalemin böyle şiirler yazması geleceğin aydınlığının su götürmez bir gerçeğidir. Değerli kalemin heceye tabir-i caizse âşık olduğunu bilmek, gönül vererek, emek harcayarak yazdığını bilmek edebiyat adına çok sevindiriyor beni.
Oh dedim... ilk günün şiiri muhteşem Darısı diğerlerinin başına. Çok seviyorum kaleminizi Samimi ve dolambaçsız yazıyorsunuz Kutladım efendim Hakkıyla tam yerinde duruyor şiiriniz.
Bir anlık bakışındı ömrümün on asırı, Göstererek övün gez harabemde eseri. Seven gönlüm asildir, senin gönlün serseri, Yollarına döktüğüm hüzünleri al da git.
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
çok güzel anlam doluydu yazan yüreği kutlarım sağlıkla kal
Gönül kapım paslandı, asla açılmaz artık, Vermediğin sevgiyi zalimlere sal da git. Gidişinle belirdi kalbimde derin yırtık, Beni deli gönlünden bir nefeste sil de git.
Ey gönlümün hırsızı katıksız sev diyordum, Gece gündüz ruhumu içten içe yiyordum Hüznümün önü sıra ışığa gidiyordum, Sensiz kalan gönlümde hüzzamları çal da git.
Bir yudum sevgin için çölü yol eylemişken, Yüreğimi uğruna köle kul eylemişken, Kalbimdeki yaradan sana gül eylemişken, Viran ettin bahçemi, sen de viran yolda git.
Saklımdaydı hep adın bakışına muhtaçtım. Seviyorum dedikçe gül üstüne gül açtım. Yalan dolu sözlerle başında altın taçtım, Kara gülü soldurdun, peşim sıra sol da git.
Ellerimi uzatıp aşkınla yandım derken, Gülüyordun arkamdan ben ağlayıp giderken. Sevdim dersen geç kaldın, yalanın daha erken, Geldiğinde uyandım kanmam artık bil de git.
Bir anlık bakışındı ömrümün on asırı, Göstererek övün gez harabemde eseri. Seven gönlüm asildir, senin gönlün serseri, Yollarına döktüğüm hüzünleri al da git.
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
Gülhun Ertilav (su_misali)
.................... Kıskançlık damarlarımı kabartan bir şiir sustum şiirdeyim rahatsız etmeyin lütfen .........
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
BİR DEMET ÇİÇEK BIRAKIYORUM ŞİİR SAYFANA HER SATIRINA DAGITIRSANIZ SEVİNİRİM....
Bir anlık bakışındı ömrümün on asırı, Göstererek övün gez harabemde eseri. Seven gönlüm asildir, senin gönlün serseri, Yollarına döktüğüm hüzünleri al da git.
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
Ellerimi uzatıp aşkınla yandım derken, Gülüyordun arkamdan ben ağlayıp giderken. Sevdim dersen geç kaldın, yalanın daha erken, Geldiğinde uyandım kanmam artık bil de git.
Bir anlık bakışındı ömrümün on asırı, Göstererek övün gez harabemde eseri. Seven gönlüm asildir, senin gönlün serseri, Yollarına döktüğüm hüzünleri al da git.
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
YÜREGINE SAGLIK EFENDIM HARIKA BIR SIIRDI KUTLARIM SAYGILAR SEVGILER SLM;LAR...
Bir anlık bakışındı ömrümün on asırı, Göstererek övün gez harabemde eseri. Seven gönlüm asildir, senin gönlün serseri, Yollarına döktüğüm hüzünleri al da git.
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
ince sitemler vardı dizelerde kutlarım yazan kalemi saygılarımla her daim
Saklımdaydı hep adın bakışına muhtaçtım. Seviyorum dedikçe gül üstüne gül açtım. Yalan dolu sözlerle başında altın taçtım, Kara gülü soldurdun, peşim sıra sol da git.
Bu bir hicran yarası degilde nedir.Tarımar olmuş gönül sayfası.paramparça umutlar ve vefasızlıgın doruk noktası.Ve sitem haykırırken hala <<bir tanem<<diyebilmek ne acı.İnsanın bogazı dügümleniyor ve yazıklar olsun dmek geliyor içinden.Kutlarım gönlü güzel arkadaşım.Su gibi gitmedi.Bogazımda tıkalı kaldı ama okuyunca başka nasıl hissedebilirki birazcık yüregi olan insan..Sevgilerimle kalın.
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
şiirde olan gönülde olur be dost bu güzel şiirini kutlarım sevgilerde kal...
Su_misali akıttın ömrümü çorak ettin Vefadan hiç eser yok ar-namusu terkettin Düşte görsem inanmam, nasıl böyle çark ettin? Sana erlik yaraşmaz, bir nadanı bul da git._____________hisbey
Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git....Şiir yürek sesinde git dememiş aslında sadece şiir git i yansıtır gibi gerçek saklanmaya çalışılmış yürekkanamalı bu gidişte hazan mevsiminde o da ayrılığın verdiği acı KAL diye haykırıyor şiir taki finalin son satırında gerçek ortaya tüm çıplaklığıyla konmuş yansıtılmış okuyucuya tabi anlıyana Son satır gerçekle vururken gün yüzüne gerisi teferruat içinde giz sunulmuş ALKIŞLIYORUM Gizlenmeye çalışılmış bir enfess yürek ağlaması GİTMEEEE HELEKİ YARALI BIRAKIP YÜREĞİMİ .... KAAAAL ne olursun yaniiiii
Beni deli gönlünden bir nefeste sil de git. Viran ettin bahçemi, sen de viran yolda git
Ana duygu, birçok şiirde o kadar nettir ki: hasret, sevgi, öfke...
Bazen bunların birkaçının birleşimi; Bazen de bunların arasında henüz ismi bile konmayan duygu. (Kolayına kaçarız işin duyguları karışık diye)
Daha ukalacası da var: Yorum kısmında; bu duyguyu şöyle anlatmalıydın, demek gibi.
Noktalama; her derdin devası, her hastalığın şifası değildir. Yukarıdaki dizeyi okurken “viran” sözcüğünden sonra; bir anlık yutkunma ihtiyacı da duydum. Peki size hangi noktalamayı önermeliyim; bulamadım.
Benim okurken hissettiğim yutkunma ihtiyacı; belki de benim, okurken yaptığım yorumla ilgilidir.
Bunları mırıldanmama neden olduğu için şiiriniz; borçlandım şiirinize.
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
Gitme demek hep zor olandır. Koymuşsan sol yanına bir kez dil git dese de, yaşanmışlıklar öylesi ağır basar ki, acısa bile yüreğin gene de katlanır insan. Sanki değişecek ümidiyle.. Sanki düzelecek diye.. Ve sanki öylesi çok sevdiğini anlayacak, görecek kıymet bilecek sevgili diye.. Çünkü bilir ki insan; kim giderse gitsin giden kalan önemli değildir. Önemli olan bir daha iki kişi olmayıp artık tek kalınacağıdır. Hep arkada yarım şarkılar kalacaktır. Söylenmedikler, söylemeyi istenilenler... Giden sadece sevgili olmayacaktır. Giden tutunmuşluk, inanma, güvenme, arka bilme olacaktır. Bir daha bunları yerine koyamama hazmedememe olacaktır. Hatıraların hatırlandıkça yüreğini sızlatması olacaktır. Eksik, yarım kalınacaktır.
Öylesi acımış ki 'Yürek', kırılmış/incitilmiş ki, hüzün deryasında sitemde, üzgün ve tabiri caizse tak etmiş bu sevdayı taşımaktan öylesi yorulmuş ki, besbelli... Ve artık git demiş. Git ardına bakma gözyaşlarımı silerim sonra.. Ben hep yalnız yürüdüm karanlıkta bu sokakta, gene yürürüm. Sonrası yok belki ben de biliyorum aşklar bir kez biter. Hadi beni düşünme rahat ol yalnız kalabilirim.. Ne kadar içim acısırsa acısın gene de sen de bilirsin ki hiçbir acı sonsuza dek sürmez. Hatta birgün belki yeniden bile sevebilirim sevgili... der gibiydi dil 'Şair' 'Şiir'.
Demeye demişte dili.. Diğer yandan da hala yüreği; git!.. git!.. git!.. meee dur ne olursun gitme kal yalan söyledim doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim aramızda yaşanacak yarım kalan bir şeyler var gitme dur daha şimdiden deliler gibi özledim... sevdiğim gitme, gör, anla yüreğimi, yüreğimin içindeki sana olan sevgiyi bil ve gitme kal der gibiydi yüreği.
Daim olsun yüreğiniz/kaleminiz. Saygımla....
sera. tarafından 12/23/2010 12:31:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
Candan sevince,incinmeler fena yaralıyor insanı...Bu kez de kalem acı yazmak zorunda kalıyor...Şiirinizi tad alarak okudum... Hem biçimsel hem içerik olarak fevkalede...yazan yüreği ve kalemi kutlarım efendim...saygılarımla...Entellektüel.
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
Gülhun hanım, Yine çok muhteşem bir şiir okudum kaleminizden, Kaleminiz daim olsun.. Esenlikle kalınız...
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
Harika bir anlatım.. Anlamlı etkili dizeler... Bravo şaire..
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
geceye düşen güzel dizelerdi. yüreğinize sağlık selam ve saygı ile..
Harbice yazılmış ve tokat gibi dizeler kalem dostum,yüreğinize kaleminize sağlık;bazen böyle haykırmak lazım ''git!'' diye yürekten kutluyorum,saygılar...
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
Sevgili şaire ;özlemlere sitemleri yüklediniz,gizli bir özlemim sitem yüklü çağrısı kutluyorum yüreğinize sağlık kaleminiz daim olsun.
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
Şair diyorkin şiirde sen nereye gidersen git aslında sol yandasın harikulade bir eser can dostum yürekten tebrikler
Bir yudum sevgin için çölü yol eylemişken, Yüreğimi uğruna köle kul eylemişken, Kalbimdeki yaradan sana gül eylemişken, Viran ettin bahçemi, sen de viran yolda git.
geceye hüzün düşüren harika bir sitem şiiriydi okumaktan zevk aldım yüreğin var olsun değerli kalem selam ve saygılarımla
Dersimi aldım, eyledim ezber; bülbül oldum dillendim şiirim olsun sana kalbimde yankılanan sesler. Pılını,pırtını topla ve arkana bakmadan git, adımı bile unut demiş şiir...Bu işler böyledir.Tek taraflı fedakarlıkların da bir sınırı var. Bizim buralarda; insanın yılgını deveden beterdir denir:))) Git demeyi hak edenlerin yolu açık olsun... Sevgisinde hayal kırıklığı yaşayanların ortak sesi niteliğindeki şiirinizi en kalbi duygularla kutluyorum.Selamlar,saygılar Gülhun hanım...
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
KUTLUYORUM BU GÜZEL ŞİİRİN GÜZEL YÜREKLİ ŞAİRİNİ. FAZLA NAZ AŞIK USUSANDIRI. ARTIK KAHREYLEMİŞ GÖNÜL. GİT GİT ARTIK.
Ellerimi uzatıp aşkınla yandım derken, Gülüyordun arkamdan ben ağlayıp giderken. Sevdim dersen geç kaldın, yalanın daha erken, Geldiğinde uyandım kanmam artık bil de git.
çok çok güzel bir şiir
akıcı ve anlamını bozmadan, heceyi tutturacağım kaygısı gütmeden çok rahat ve akıcı yazılmış tebrikler can...
Gitmeler keşke kolay olsa, ama belliki seven yürek çok incinmiş ve haketiği sevgiyi bulamamış tüm kapılar pas tutup kapanmışsa açılması zor olacak doyumsuz bir hece şiiri kutlarım...
Merhaba bitanem Canım benim sayfanıza her geldiğimde çok güzel Şiirler karşılar beni sıcacık gülüşünle yüreğin var olsun bitanem iyiki varsınız ve benim arkadaşlarımsınız kutlarım yüreğin sesini sevgilerimi bırakıp şiirin güzelliğinde gidiyorum usulca hoşçakal
Bundan böyle adını defalarca anmak mı? Sözünü gerçek sanıp yalanına kanmak mı? Leyla olup çöllerde ateşine yanmak mı? Çok beklersin bir tanem saçlarını yol da git. Yüreğime ateşler düşürdüğün halde git.
Hoş bir şiiri kaleminizden okudum kutlarım yüreğinize sağlık selamlar...........
kelimesini taçlandırdınız. Sonra, Sevdim dersen geç kaldın, yalanın daha erken. Burda beni
bayağı güldürdünüz. Etkili vurgularla çok güzel bir şiir okudum. Yüreğiniz, kaleminiz var olsun.