3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
821
Okunma
ben, yokluk denizinin kuma attığı yosun,
ben, yeşili sadece düşünde gören yaprak.
bırakın, çocukluğum gözü yaşlı uyusun;
uyusun, uyanırsa yeniden ağlayacak.
yama yama üstüne giysilerin içinde
yara yara üstüne bir yürekle yaşadım.
omuzlarda yücelen kaç tabutun peşinde,
kaç tabutun peşinde karanfiller taşıdım.
korkular burgacının kahrını bana sorun,
bana sorun umudun özleyiş acısını.
saçıma ve başıma saçılan bu beyaz un,
bu beyaz un gizliyor bir yaşamın yasını.
öz yurdumda yurtsuzdum, öz yuvamda yuvasız,
göklerim yetimleşmiş, güneşim vurulmuştu;
bahçem yoktu, gülüm küs, baykuşlar hiç arasız,
baykuşlar hiç arasız baş ucumda konuştu.
mazlumların sesini ateşten kırbaç gibi
karanlık suratlara savurmaktı tek suçum.
yüreğim, bir nur topu, bu ateşte eridi,
bu ateşte eridi sevimli anka kuşum.
hâlâ gözüm önünde zulmün kanlı horonu,
kurşunlaşmış bir çığlık gözlerin bebeğinde.
tanklarla göğüsleşen gençlerin kanlı sonu,
gençlerin kanlı sonu yanıyor belleğimde.
yüreğim patlamaya hazırlanmış bir mayın,
ölümün gölgesi var sanki hâlâ peşimde.
huzursuz, tedirginsem neden diye sormayın,
neden diye sormayın sıçrıyorsam düşümde.
5.0
100% (2)