)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-36-)(-)(-)(
.............................................................................................
ZAHİD BİZİ TAN EYLEME zahid bizi tan eyleme hak ismin okur dilimiz sakın efsane söyleme hazret’e varır yolumuz sayılmayız parmağ ile tükenmeyiz kırmağ ile taşramızdan sormağ ile kimse bilmez ahvalimiz erenler yolun güderiz çekilip hakk’a gideriz gaza-yı ekber ederiz imam ali’dir ulumuz erenlerin çoktur yolu cümlesine dedik beli gören bizi sanır deli usludan yeğdir delimiz tevhid eden deli olmaz allah deyen mahrum kalmaz her seher açılır solmaz bahara erer gülümüz muhyi sana olan himmet aşık isen cana minnet elif allah mim muhammed kisvemizdir dalımız MUHYİDDİN ABDAL Muhyiddin Abdal Yaşamı üzerine çeşitli söylentiler bulunan gizemci halk ozanlarımızdan biri de Muhiddin Abdal’dır. Birtakım varsayımlarla yola çıkılarak, yaşamıyla ilgili sonuçlara varılmaya çalışılıyor. Ancak, kesinlikle Hacı Bektaş yolunda olduğu biliniyor. Söylentilerin birine göre, Muhiddin Abdal, Romanya’daki Balçık kasabasında Akyazılı Şeyh adındaki bir dervişin öğrencisi. Bir başka söylentiye göre Utman Baba’nın dervişi. Şiirlerinin birinde geçen "Ela gözlü Sultan Baba!" seslenişindeki "Sultan Baba"nın, bu "Utman Baba" olduğu ileri sürülüyor. Bir başka söylenti de, Muhiddin Abdal’ın Eşrefoğlu Rumi’nin oğlu olduğu yolunda. Bu söylentiyi doğru sayanlar Muhiddin Abdal’ın 15. yüzyılda yaşamış olduğunu varsayıyorlar. Çoğunlukla 16. yüzyıl gizemci halk ozanı olduğu ileri sürülüyor. Bektaşilik ve Hurufilik yolunda yazdığı şiirlerinin toplandığı bir divanı varmış. Anlaşıldığına göre, bütün yaşamı boyunca belde belde dolaşmış. Hemen bütün halk ozanlarında olduğu gibi bu yaşam bilinmezliği bir yana bırakılırsa, Muhiddin Abdal’ın demesini bilir, güçlü, tutarlı, usta gizemci bir halk ozanı olduğu açıkça görülüyor ………………………………………………………………………………………………………………… )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-36-)(-)(-)( Bil ki biz iman ehliyiz Hâkk söz düşmez dilimizden Biz ki Buğrahan nesliyiz Dönmek yoktur yolumuzdan Bir ölürüz bin doğarız Batıl fikri hep boğarız Rahmet olup da yağarız Yiyen doyar elimizden Ötüken’den geldik keza Gerek var mı bilmem söze Alpaslan’dan miras bize Vatandır Anadolu’muz Ol Mahbub’a erenleriz Vatana can verenleriz Verdiğine şükr ederiz Hâkk’kı anarken dilimiz Hûşu ile geçer aylar Şol diller Rabbini söyler Sadakatle zikir eyler Çünkü Mümindir kulumuz Mızrap ile eder ikrar Hüda adın eder tekrar Mevlâm için nasıl titrer Sazda gerili telimiz Lüzumsuzum bilir haldan Hâkk verirse alır baldan Kibir, gururlu bir kuldan İy/olur bizim delimiz Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |
yüreğine sağlık selamlarımla