Ya İstiklal Ya Ölüm !
Demir kuşlar dolandığında semalarında,
Toprak, kardeş kanına doyduğunda, Bir Mustafa doğacak, Anadolu’dan Sarı saçlarıyla başak tarlalarında güneş gibi parıldayan ! Beton duvarlar arasında, sadece kendini unutmayan Adamlar sardığında her bir şehri Kerpiç evler artık eski fotoğraflarda kaldığında, Sümüklü burun, yırtık çarık, masum bakan çocuklar Açlığın sofrasına düştüğünde, Bağları kimyasal mermiler işgal ettiğinde, Efendi köylü, şehir kölesine döndüğünde, Ağalar, beyler gariban kursağından doyduğunda Hanımefendiler ekranlarda paranın malı olduğunda, Çoğaldığında şükrü bilmeyen soysuzlar, Bir Mustafa koşacak Anadolu’dan yarınlara Mavi gözlerinde, cesur bakışlarıyla ! Gençlik karanlık odalarda, kibrit ışığını aradığında Elindeki kolayı, özündeki pekmeze değiştiğinde Yabancı botu, tütün çiçeklerini ezdiğinde Silindiğinde dağlardaki "Ey Vatan" yazısı Türk’üm diyenler mutluluğu unuttuğunda İhraç fikirlerden, milli oyunlar tezgâhlandığında Memleketin cennet köşeleri, turist ayağına peşkeş çekildiğinde Kıçını, başını vitrinleyenler kutsal toprağıma girdiğinde Demokrasi, özgürlük, İnsan hakkı bazılarının gülen maskesi olduğunda Bir Mustafa duyulacak Anadolu’dan "artık uyanma vaktidir diyen !" Kadın vücutlu erkeksiler şehir eşkıyası olduğunda, Cami cemaate, cemaat geçmiş günlere hasret kaldığında Çocuklardan hırsız orduları kurulduğunda, Adalet olduğunda, ali kıran baş kesen karanlık adamlar, Katiller krallık kurduğunda, şehit kanları üstünde Yalaka salyalarına, zem zem suyu gibi bakıldığında Hainlerden kadı, şerefsizlerden mebus, Onursuzlardan kahraman ilan olunduğunda Sızlayan kemikler çatladığında, İslam’ın şartı sakal olduğunda İşgalden, katliamdan, aç köpeklerden kapı komşun kalmadığında Alkışlarla bir memleketi teslim etmeye kalkınca, Nazlı Hilal’e ateş düşünce Bin Mustafa kükreyecek Anadolu’dan "Ya istiklal Ya ölüm ! " diye LaciverTT 2005 |
Tebriklerim çokça..Saygılarımla...