4
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
821
Okunma

Nedir
senin bu ıraklığın
Nedir
Bizde bulamayıpta
oradalarda aramaklığın
Sen kapımızın Aslanı,
o kucaklarda
kediliğin
nedir
Uçuşur montunun etekleri
Heybetinden sarsılır idi
Cümle kem göz
Nedir senin
bu gözden düşmüşlüğün
gözyaşı olmuşluğun
nedir
Nedir
Dağlar başında özgür şahinimizi
bir tedirgin
dam güvercini eyleyen
nedir
Nedir
bu sabahı unutman, selamı bırakman
Halkamız içinde can iken
candan olman
nedir
Nedir
Kandilimizden tutuşan,
Bu yangını ormanını
sönük bir kibrit çöpüne
çeviren
nedir
Nedir
Çelikten bileğin bükülmezken
bir pamuğa kurban olan yüreğinin sırrı
Bahçemizde gül iken
sarmaşıklara tutunman
Nedir
Nedir
Söylemediğimiz sana
Nedir duymak istediğin
Biz yolun taşlarını öpüp toplarken
kaşımızı, gözümüzü yarmışlığın
nedir
Nedir
Seni avlumuzdan çalıp,
Dağlar ardına savuran,
Namert ehliyle oturtup,
Cümle kurduran
nedir
Nedir
Gönlümüzü böyle ziyan edişin
böyle harap
Nedir
helal sularda arınmışken
elindeki şarap
nedir
Nedir
Seni bu yokluk kavgasında,
dünyalık davasına düşüren
Çalabın sevdasından,
et pazarına vardıran
Nedir
Nedir
Bu cahilin dilinden kastın
bilmişiz sohbeti kestin
Ehli sükuta bir deli sestin
bilirmisin küstüğün
nedir
Nedir
çenemin hakkına düşen
aciz fikrime üşüşen
fakirin üzülüşünden,
gönlününü şenlendiren
nedir
Nedir
bilmeyiz vardığımız
yol derler yürüdüğümüz
kilitlidir sandığımız,
azığımız rahmet,
merhamet sığındımız
Hak olan ayan iken
bu gönül körlüğümüz
nedir.
-Ketum
5.0
100% (5)