Nedir
Nedir
senin bu ıraklığın Nedir Bizde bulamayıpta oradalarda aramaklığın Sen kapımızın Aslanı, o kucaklarda kediliğin nedir Uçuşur montunun etekleri Heybetinden sarsılır idi Cümle kem göz Nedir senin bu gözden düşmüşlüğün gözyaşı olmuşluğun nedir Nedir Dağlar başında özgür şahinimizi bir tedirgin dam güvercini eyleyen nedir Nedir bu sabahı unutman, selamı bırakman Halkamız içinde can iken candan olman nedir Nedir Kandilimizden tutuşan, Bu yangını ormanını sönük bir kibrit çöpüne çeviren nedir Nedir Çelikten bileğin bükülmezken bir pamuğa kurban olan yüreğinin sırrı Bahçemizde gül iken sarmaşıklara tutunman Nedir Nedir Söylemediğimiz sana Nedir duymak istediğin Biz yolun taşlarını öpüp toplarken kaşımızı, gözümüzü yarmışlığın nedir Nedir Seni avlumuzdan çalıp, Dağlar ardına savuran, Namert ehliyle oturtup, Cümle kurduran nedir Nedir Gönlümüzü böyle ziyan edişin böyle harap Nedir helal sularda arınmışken elindeki şarap nedir Nedir Seni bu yokluk kavgasında, dünyalık davasına düşüren Çalabın sevdasından, et pazarına vardıran Nedir Nedir Bu cahilin dilinden kastın bilmişiz sohbeti kestin Ehli sükuta bir deli sestin bilirmisin küstüğün nedir Nedir çenemin hakkına düşen aciz fikrime üşüşen fakirin üzülüşünden, gönlününü şenlendiren nedir Nedir bilmeyiz vardığımız yol derler yürüdüğümüz kilitlidir sandığımız, azığımız rahmet, merhamet sığındımız Hak olan ayan iken bu gönül körlüğümüz nedir. -Ketum |
Bu cahilin dilinden kastın güzel şiirdi
Kalemin susmasın
_____________________________Selamlar