MEKTUPkomşum kızı mektup yazmış yurdumdan, gönlünün sesini mektuba koymuş. usanmış da ayrılığın derdinden yorgun nefesini mektuba koymuş. diz üstünde yazmış, ay ışığında, ortak evimizin dost eşiğinde, çınlarken ruhunun sarmaşığında aşkın bestesini mektuba koymuş. kime yıksın ayrılığın suçunu? ağlayarak aya dökmüş içini, makaslayıp saçlarının ucunu altın destesini mektuba koymuş. diyor: “sensiz buraya bir hal oldu, gülüm soldu, bülbülüm de lal oldu, komşun kızı kuruyan bir dal oldu.” dalın gölgesini mektuba koymuş. soruyor: “orada hallerin nice? aklım seninledir hep gündüz gece.” hasreti söndürmek için gizlice umut çeşmesini mektuba koymuş. kalem edip zülüfünün telini dizip dökmüş yüreğinden geleni. bir kez olsun dünya gözüyle beni görmek hevesini mektuba koymuş. özlem yüklü bir zincirle boynunda “pes edemem, diyor, ben bu oyunda.” nokta diye sözlerinin sonunda candan busesini mektuba koymuş. |