MAHŞERİN BİLİNMEZ YERİŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Mahşer biraz ses ve gürz
Olmamış ve gece konmuş kentlerim; güz
Saatlerin hep saatleri akşam Bedelini ödeyemem bile bir şehla Süzülür gördüğümde kirpikleri Rabsiz delirirmiş belki ben anlatılırsam; sis! Yıkanmış bir diyapozun çınlıyor sonsuz Kim çalabilir bana o çağlayan gongumu Derinde gölgesi doğrulmuş bir; gürz Soğuk kuyusunu yurken Sele vermiş bir analık çocuğu Sonrası: Kalır tek Dönse de bir dönmese de; çocuk Çünkü uzun sis Ve çıt kırılmış bir kuğu boynundan öpük Çıkar kokusunu çözmeğe Dirilmeyecek anlarımda baba evinden Ey bunaltı kasabaları, Ey sivrisinek ölüleri, Ey ampuller, Ünlem işaretimi nereye bıraktınız? Gürz! Ey yolcular tüttü dağ başı iskelesinde Kuduz salgını Kendimle kaldım Ey alkol buharında ovdurulmuş eklemler Helikopter çıkışı Terkimde kaldım Ey gidenler biriydim Hayâları ürkütülmüş ve çocuk Bedevî gecikmeler devşirdi beni Çok gidildim uz kaldım Ey bu şiddet üreyecek Paslı diken namlu içi Arasat Dahi köpeklerin sustuğu bir karanlık sürüsü Ey ancak kendisine tütün sarabilen acı yolcular Firarî haşhaş gelinlikleri Mahşer yok ki Mahşer yok ki o yumurta deliğinde pusmuş kalayım _____________________________________ |