Yâr/a...
Yâr/a…
Sen miydin gururuma bırakılan tebessüm? Sen miydin adı hüzün, yüreği melal kokan? Yıllar var hiç görmedi, aynalara küs yüzüm. Benim gözleri isyan, gönlü ihtilal kokan… Mağrur bir intihardır saatler gözlerimde, Senden kalan her melal ruhumda nirân olur. An gelir aynalarda kendimi özlerimde, Vuslat bile hayaldir, kalpte sui-zan olur… Kan sızar ufuklara güvercin yaralanır. Visâlin gergefinde sevda işlenir suya. Her gece yüreğimde bir kapı aralanır. Dar gelir canevime bu gerçek bu heyûla… Sükûta cemre düşer göklerinden bu şehrin. Aşk damıtır geceler nazenin bir bahardan. Farkına varır ömrüm yudum yudum bu zehrin. Kan yerine sen sızar efsunlu her yaradan… Bir sabah gözlerinde el olurken hayalim, Sessizce gitmeliyim görünmeden güneşe. Düşerken yüreğinden sana yabancı halim. Ruhumda ne sen kaldı, ne intizar, ne neşe… Yürüdüm şehir şehir yalnızlığa yürüdüm. Her tenha yüreğimde tenhalaştı yeniden. Hasreti köle edip ardım sıra sürüdüm. Yokluğumun ardından melal geldi geriden… Dalga dalga bir hüzün tutarken ufukları, Her nefes yüreğimde an be an soluklaşır. Hasretim yaralarken bir bir Yusufcukları, Beni de mezarıma senin yokluğun taşır… Beni de toprağıma yaralı kuşlar taşır… Yusuf MESCİOĞLU 28.08.2010 |