ATATÜRK - ÇOCUK VE MAZLUM KADINBiri biterken, bir diğeri başlayan Sürekli savaşların yorgunuydu insanlar. Yanmış gibi kapkaraydı topraklar Yas tutarcasına durgun akardı sular. . Ordular ve insanlar savaş yorgunuydu. Yıkılıp bozulmuştu her şey! Her bir köşede, solgun insan manzaraları Kararsızlığın, tedirginliğin, pençesindeydiler sanki . kucağında bebeği bir yoksul kadın: Yürüyüp yürümemekte kararsız Bir buzağıyı sürüklercesine, Kırk düğümlü ipinden çekiyordu. Oda biliyordu bu savaşların Kendi savaşları olmadığını. Biliyordu başka çare kalmadığını, ’Hiç olmazsa çocuğum ve buzağım yaşasın’ diyordu. Biliyordu buzağının da,çocuğun da, Kaderlerinin bir olduğunu. Buzağı yaşadıkça, ineğin süt vereceğini, Ve buzağıdan artan sütü, çocuğun içeceğini. Onun için, buzağı da, çocuk da yaşamalıydı: Ve inek süt verme cömertliğinde olacaktı Buzağı, yarı süt, yarı otla beslenmeli ki; Bebeğe de verilecek biraz süt kalmalıydı. İşte hep böyle olmuştur, hep böyle Anadolu insanının kaderi; Daraldıkça vatanın etrafındaki çember Onlarında yüreği sıkışırdı yer, yer. Kurtuluş savaşında da böyleydi, Bu günde böyle, nice acı günler yaşanacak... Durum değişmeyecek...Yine buzağının Kırk düğümlü ipi, mazlum kadının elinde. Arada geçen yüzyıllar, Öyle kısa süreçler değildi bunlar, Su gibi boşuna akıp giden zamana inat... Sonunda gelmiş dürüst ve cesur bir kahraman. Gelmesine gelmişti ama ne çare... Hoyrat sular toprağı nasıl aşındırmışsa, Bizlerde onu aşındırmış, zayıflatmışız... Genç yaşında ölüm kervanına katmışız. Sanki rahatlamış gibi gülenlerimiz de olmuş: O gün bir milletin en nadide çiçeği solmuş Gülenler içinse, ne bebeğin süt, Ne de buzağının ot derdi varmış. ATASININ öldüğünü duyan fedakar kadın: Elinde buzağının kırk düğümlü ipini, Fırlatıp atmış! ve de haykırmış, haykırmış, ’Varsın ot yemesin buzağılar! süt içmesin bebeler!... ATAMIN yerine, toprağa serilsin mazlum kadınlar...’ Kemal Polat’ |
Kutlarım selamlar