)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-(-8-)(-)(-)(
……………………………………………………………………………………………………………………….
TAN YERİ AĞARIP ŞAFAK SÖKENDE Tan yeri atmadan şafak sökende Düşmanın üstüne hörelenmeli Düşman kalkan alıp kılıç çekende Yiğit on beş yerinden yaralanmalı Haber aldım ihvanından kulundan Doyuk olduk akçasından pulundan Hey ağalar akan kanın alından Altımızda Kır-At kınalanmalı Köroğlu’m der Mirza gele Han gele Ben isterim günde yüz tufan gele Derelerden oluk oluk kan gele Sele düşüp gövde kürelenmeli ********************* KÖROĞLU ********************* Kimliğiyle ilgili iki ayrı tartışma var. Birincisi, 16 ve 17’nci yüzyılda yaşadı. Yeniçeri ocağından yetişen bir şair. 1578-1590 arasındaki Osmanlı-İran savaşlarına katıldı. Bir tür ordu şairidir. Diğeri ise Balkanlar’dan Orta Asya’ya kadar geniş bir alana yayılmış destansı ve türkülü halk öyküsündeki karaman Köroğlu. İkinci Köroğlu, Bolu Gerede çevresinde yaşadı. Asıl adı Ruşen. Devlete karşı ayaklandı. Sivas-Tokat yolu üzerindeki Çamlıbel’e yerleşip eşkıyalık yaptı. Ama adil bir eşkıya idi. Bir başka söylentiye göre de, Bolu Beyi’nin seyisi Yusuf’un oğlu Ruşen Ali asıl Köroğlu’dur. Bolu Beyi, babası Yusuf’un gözlerine mil çektirdi. Ruşen Ali, babasını sağaltmak için Aras Irmağı’na götürdü. Ama ilaç olacak köpükleri kendisi içip yiğitlik ve şairlik gücü kazandı. Çamlıbel’e yerleşip babasının intikamını almak üzere Bolu Beyi’ne savaş açtı. Köroğlu hikayesi, Azerbaycan, İran, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Balkanlar’da da bilinir. Yeniçeri aşığı Köroğlu’nin şiirleri dil ve anlatım bakımından öykü kahramanı Köroğlu adına söylenen şiirlerden çok farklıdır. Köroğlu ile ilgili ilk araştırmayı Pertev Naili Borotav yaptı. Cahit Öztelli’nin de Köroğlu-Dadaloğlu ve Kuloğlu adlı yayınlanmış bir araştırması var. …………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………… )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-(-8-)(-)(-)( Bu nasıl kavgadır bu nasıl dövüş Düşmanlar karşıda sıralanmalı Gaziler meydanda nara atarken Kenarda duranlar paralanmalı Babadan ata’dan desturu alıp Yiğitçe ortadan hışımla dalıp Sinsice yaklaşan düşmanı bulup Oyuna gelmeden pirelenmeli Asalet olmalı o duruşunda Şaşmalı düşmanlar at sürüşünde Gürz ile kalkana her vuruşunda O kalkan ses verip berelenmeli Coşarak meydana nara yağarken Kılıcına düşman boyun eğerken Toz duman yükselip göğe ağarken Buluttan gök yüzü karalanmalı Eğri kılıç nasıl yakışır ele Islıkla karışır dönerken yele Düşmanın başını düşüren pala Havada savrulup parelenmeli Dor atların kişnediğin görerek Ok ile mızrakla atıp vurarak Korkudan kaçanın izin sürerek Namertler meydandan aralanmalı Lüzumsuz’um eğer bu cenge varsan Koç Köroğlu ile sırt sırta versen Duan kabul olur Hâkk’tan dilersen Vatan diye sinen yaralanmalı Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |
TEBRİKLER HOCAM, SELAM VE SAYGILAR