39
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
3016
Okunma
……………………………………………………………………………………………………………………….
TAN YERİ AĞARIP ŞAFAK SÖKENDE
Tan yeri atmadan şafak sökende
Düşmanın üstüne hörelenmeli
Düşman kalkan alıp kılıç çekende
Yiğit on beş yerinden yaralanmalı
Haber aldım ihvanından kulundan
Doyuk olduk akçasından pulundan
Hey ağalar akan kanın alından
Altımızda Kır-At kınalanmalı
Köroğlu’m der Mirza gele Han gele
Ben isterim günde yüz tufan gele
Derelerden oluk oluk kan gele
Sele düşüp gövde kürelenmeli
KÖROĞLU
Kimliğiyle ilgili iki ayrı tartışma var. Birincisi, 16 ve 17’nci yüzyılda yaşadı. Yeniçeri ocağından yetişen bir şair. 1578-1590 arasındaki Osmanlı-İran savaşlarına katıldı. Bir tür ordu şairidir. Diğeri ise Balkanlar’dan Orta Asya’ya kadar geniş bir alana yayılmış destansı ve türkülü halk öyküsündeki karaman Köroğlu. İkinci Köroğlu, Bolu Gerede çevresinde yaşadı. Asıl adı Ruşen. Devlete karşı ayaklandı. Sivas-Tokat yolu üzerindeki Çamlıbel’e yerleşip eşkıyalık yaptı. Ama adil bir eşkıya idi. Bir başka söylentiye göre de, Bolu Beyi’nin seyisi Yusuf’un oğlu Ruşen Ali asıl Köroğlu’dur. Bolu Beyi, babası Yusuf’un gözlerine mil çektirdi. Ruşen Ali, babasını sağaltmak için Aras Irmağı’na götürdü. Ama ilaç olacak köpükleri kendisi içip yiğitlik ve şairlik gücü kazandı. Çamlıbel’e yerleşip babasının intikamını almak üzere Bolu Beyi’ne savaş açtı. Köroğlu hikayesi, Azerbaycan, İran, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Balkanlar’da da bilinir. Yeniçeri aşığı Köroğlu’nin şiirleri dil ve anlatım bakımından öykü kahramanı Köroğlu adına söylenen şiirlerden çok farklıdır. Köroğlu ile ilgili ilk araştırmayı Pertev Naili Borotav yaptı. Cahit Öztelli’nin de Köroğlu-Dadaloğlu ve Kuloğlu adlı yayınlanmış bir araştırması var.
……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-(-8-)(-)(-)(
Bu nasıl kavgadır bu nasıl dövüş
Düşmanlar karşıda sıralanmalı
Gaziler meydanda nara atarken
Kenarda duranlar paralanmalı
Babadan ata’dan desturu alıp
Yiğitçe ortadan hışımla dalıp
Sinsice yaklaşan düşmanı bulup
Oyuna gelmeden pirelenmeli
Asalet olmalı o duruşunda
Şaşmalı düşmanlar at sürüşünde
Gürz ile kalkana her vuruşunda
O kalkan ses verip berelenmeli
Coşarak meydana nara yağarken
Kılıcına düşman boyun eğerken
Toz duman yükselip göğe ağarken
Buluttan gök yüzü karalanmalı
Eğri kılıç nasıl yakışır ele
Islıkla karışır dönerken yele
Düşmanın başını düşüren pala
Havada savrulup parelenmeli
Dor atların kişnediğin görerek
Ok ile mızrakla atıp vurarak
Korkudan kaçanın izin sürerek
Namertler meydandan aralanmalı
Lüzumsuz’um eğer bu cenge varsan
Koç Köroğlu ile sırt sırta versen
Duan kabul olur Hâkk’tan dilersen
Vatan diye sinen yaralanmalı
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
5.0
100% (21)