ayrılığın iz düşümlerigün sıkışmış bir ayrılığın arefesinde iç çekişlerinde sayıklıyor ve takvimler hala salı’nın ürpertisinde saat mıhlanmış kımıltısız bir su zambağının gözlerine vedayı hançerliyor 22.30 da veryansın ediyor kirpiklerimde ruhumun harabeleri gece ayın şavkından düşüyordu ayak diplerime adımlarım sendelerken azrail meşk ediyordu belleğimin karanlık köşelerinde yıldızlar harelerinde kanadı kırık bir kuş çizdi göğün derin lacivert sularına ve ben deli bir maviye sürgünde isyanlarım şaha kalkmışken sustum avaz avaz kustum öksüz şiirlerimin sen yüzlü satırlarına / sense susarak uğurladın beni sessiz bir gemi kalktı limandan ardında bıraktıklarınla bensizliği ezberletiyordun kentinin üşümüş ellerine bir bestenin son notası çalıyordu puşt kaldırım taşlarında ölü kuşlar ağlıyordu rotasını kaybetmiş göç ülkesinde .../ ki ben hala avuçlarımda sen saklı portakal çiçeği kokusu taşıyorum adı ömrümün tuzlu sularına yazılmış sevgili kan revan dizlerim ayrılığın bilmem kaçıncı sabahına kanıyor dudaklarımda mühürlerken yalnızlığı gölgelerimde alıcı kuşlar gibi dolanır suretin tenime çarparken durur ölümün ıssız siren sesleri yağmalanır kuytularıma gizlediğim küçük kızın ıslak düşleri .../ ey zifiriye gamzelerinde güneş sunan kadın hangi dalgaların kıyılarında vurgun yedi yüzün hangi gecenin izlerini taşıyor yüreğinin örselenmiş sokakları hangi masalları uyuttun meriç’in sığ sularında umudun kölesi ayaklarınla çaresizlikmiydi söylediğin ninnilerin tadı .../yoksa !! sığındığın yalanmıydı gerçeğin adı sen söyle şimdi !! gerçeğine eğrelti kaldığım sevgili |
gerçeğine eğrelti kaldığım sevgili
Hep öyle değilmidir sanki eğreti kalırız sevdalarda
yüreğimizin bohçası hep toplu durur gitmeye hazır.
hüzünüm harika bir yürek sesin var kutlarım sevgilerimle..