Sonsuzluğun Kızının Sıradan SonuGüzelden gelen Mitanni soyu Çöl fırtınası Ah nasıl da soğuktu... Elleri ölüm kokardı Onlarca kölenin fermanı sinmiş tenine Elmacık kemiklerine sığacak kadar sevgi Kara gözleri kadar merhametli Dünyayı çöktürürdü dizlerine Kısık ve isterik bir kaç kelimeyle Firavun karısı Tanrıçalara rakibe Çağının en güzeli Nefertiti Sonsuzluğun kızıydı Kızıl bir öfke otururdu gözbebeğinde Mezopotamya’nın orta yerinde Tüm evren avuç içlerinde Gülüşlerini satarken ölümsüzlüğe Bir vuruldu ki Akheneton bu güzelliğe Tapınaklar yaptırdı ayak uçlarına serilsin diye Tanrı olacaklardı bedenli Hükmedeceklerdi Nil’e, yere ve göğe Gücün tükenmez sanırdın Fani bedeninde Eteklerinde saklardın aslolanın sana bahşettiklerini Ölüm hüküm dinlemez Yalnızlık yazgınsa Nefertiti Ne sefil sondur veba gördün mü Girdi de saray kapılarından Aldırmadan kapında köle muhafızlarına Ne boyun eğdi ihtişamına Ne bağışladı beş kızını Aldı Akheneton’u da koynuna Ah Nefertiti, ecel beşere yenilir mi! Yalnızlık yakışır mı Tanrıçalara Esirlerinin teninde söndürdü yangınını Nefertiti söndü Onlar yandı Teninde bir kez soluklanmak Ölümün ikinci adıydı Sonsuzluğun kızı Güzelden gelen Çok canlar yaktı Nil koca bir mezarlıktı Ya sen sonsuzluğun kızı Sonun neydi Kimdi Hangi tapınak Hangi buyruk koruyabildi Kleopatra’dan güzel yüzünü Sonsuzluğa yazıldın şüphesiz Büyük ihtirasınla Ve bildin sen de sonun kapıyı çaldığında Esirlerinki kadar Senin de bedenin faniydi Bir isim kaldı yüz yıllar sonrasına Bir beden çürüdü toprak altında Güzelden gelen Nefertiti Topraktan geldiğini unutmuştu Toprağa gitti |
Güne yakisan siirinizi