Portakal Çiçeğiİçimde kuytu köşelerde saklanma Yeniden gülümseyebilmek için ihtiyacım var sana Çık artık ortaya... Arnavut kaldırımlı sokakta Kaybolmuş adımlarının gölgesinde yürü gençliğim Simitçi tablasının üzerine bıraktığın çocuk gülüşünü Geri al el çabukluğuyla Ne küçük dileklerin sembolüydü Aghia Yorgi’nin parmaklıklarına diktiğin tarçın kokulu mumlar Nasıl gözünde büyürlerdi oysa Güneşe teslim gölgeler gibi Onlar aslında sen büyürken yitti gitti... Erenköy’de saklı bir bahçe En kuvvetli dalını mekan edindiğin erik ağacı Baban gibiydi kolları Korunağındı... Yuva kurardın hayâllerin ihanet ettiğinde sana Hatırlar mısın ilk çöküşünü güvendiğin dalın Dal bir yerde, sen bir yerde, hayâllerin paramparça Düştüğünde bir daha kalkamazsın sanmıştın Bir daha böylesi derin yanmazdı canın Yaşadığın en büyük acıydı Gel de gülme şimdi Çocuk gözlü çocukluğum Kendini unutup Kırılan dala yanmıştın Için için ağlamıştın... Hayat seni hiçe sayıyordu sanki Ergenliğini es geçmiş Bir çocuk yüzü yakıştırmış tenine Çocuk ruhu yerleştirmiş bedenine Dur be kızım Bu ne acele Büyümek senin neyine! Durmadın Hayatı vurdun yollara ... Hazır yoldayken Samatya’ya da uğra Merdivenli sokakta gelene geçene kafa tutan Kasketli kız çocuğuna gülümse Bir elma şekeri ile üfle heybetini Çocuk ne de olsa, dünya malı gözünde mi Kalamış’ta elinde sigarası Bir kadeh şarabın içinde Karşıki küçük dağları yaratan bacaksıza bildir haddini Karaca Ahmet’te buz gibi bir taşı selamla Çömeliver başına yerinme Aldırma sigaranın harap ettiği ses tellerine Babanın en sevdiği şarkıyı söyle Kucakla sonra mezar taşını Soğuksa soğuk, ısıtıver Bir damla gözyaşı bırakma toprağına Kıyamaz ki o sana Veda etme, dön arkanı Senin de gideceğin yer orası Çay kokusunu takip et sonra Çek içine derin derin begonyaları Çıkmaz bir sokakta son bulsun yolun Bir ev ki; pervazında yediverenler Biraz hüzün, biraz kargaşa Gençlik kavgalarını bıraktığın odalarında Bir hışım kapıyı kapatıp çıktığında Bilemedin, kırmışsın kirişleri O kapı hiç kapanmamış sen gittikten sonra Anan bekliyor yolunu Hangi meridyene gittiysen Hangi iklimden geldiysen gel Bahar yağmurları getirmişsindir eteğinde Bırak aksın gözlerin, kızarmasın gençliğinin yanakları Gel, gene de gel Annenin gözünde bebeksin sen Portakal çiçeği kokuyor tenin Bırak; kalsın yaprakların döktüğün yerde Sen olduğun gibi gel... |
böyle icten ... böyle samimi ... ..
anilarim canlandi gözümde ..
ahh o icten merdivenli trabzanli evimiz ... bahcemizdeki kocaman dut agacimiz .. duvarin üzerindeki vita yag tenekelerinde rengarenk ortancalar ... melek anacagim.. dag duruslu babacigim ..
nerelere götürdünüz beni .............
ve ayrica bu sunum.. portakal cicekleri ... harikaydi ............
cok selam olsun .. sevgimle ...............