ölüler de merhamet isterölümü arzuladığım kadar arzulamadı beni ölüm I. kalplerini alametlere iniltelerle taşıyan zavallı fır dönenler o zaman biz ki bizler ki piç analarımız yosma bağlandığımız gücün ölüsü sünepe beynimiz bangır bangır bağırarak tarihin zarflara pulladığı parlak medeniyetler döşeklerimiz beyaz bezlere sarılanlar düştüklerimiz dil(l)enen biz ödünç verdiğiniz göz:aç çaldığınız ekmek:küflü bereketiniz nasırlı o halde dolu hayatın kirli küllükleriyiz yürürüz ödümüzün hödüğüyle şimdi insan insansızlığı ortasında. II. kendi kokularına iğrenmeyen hayvanlarız dehamıza atlayan maymun düşümüze giren köpeklik bâki uğrak yerimiz toprağın sadıklarıyızdır. ölüm gelir alır altın kaplamalı saçakların altından yürürüm şimdi toprak damlı pasajların ortasında tüm beyaz giyinenler beni izler ben onlara bakar mırıldanırım, göğsümde med-cezirler kururken. yöneten paçavralı yüzler ruh sürülerine çarpmış kuleler zındık bir esneme gelir kemiklere yaşayan bir ölü acınası kerhanelerin başında bekleyen. eksiği hiç varı eksik belirsizlerin yalaklarında ne çokların kahkahaları ne azların süpürge saçları kimse düşünmesin mezarların bir gün düzüşeceğini İsa ’nın alnında sıvalı dururken tarih. |
varı eksik
belirsizlerin yalaklarında
ne çokların kahkahaları
ne azların süpürge saçları
kimse düşünmesin
mezarların bir gün düzüşeceğini
İsa ’nın alnında sıvalı dururken tarih.
kaleminizi elinizden bırakmayın.. sevgiler..