Dilersen git, niye bu halin çeşit çeşit!Ne vakit ismini ansam Kalbim yanıyor her ne zaman, ruhum sızlıyor an be an Sabır kalmadı gönlümde artık, bak geçiyor zaman Aklım karışıyor ve o an başlıyor yüreğimde hiç dinmeyen hicran Ne yapmalıyım, yalnız mı kalmalıyım Hayatın çehresinden figan edip, açık denizlere mi açılmalıyım Aynalara hiç bakmamalıyım, yılgın ve yorgun bu hali nasıl anlamalıyım Hangi gönlün asudeliğinde sabahlamalıyım, ruhumun hicranından kurtulmalıyım Nel dil sinemin sancısını hakkıyla ayan ediyor Ne yüreğime zerkedilen mil, ruhumun figanını dindiriyor, çok çektiriyor Anlayılmayan sancılar ne kadar sineme elem bahşediyor, inletiyor Gün hiç geçmiyor, gecem bir ızdırap içinde sendeleyerek, bu halimi perişan ediyor Aşkın firkatine abad olmuş biçareyim Sanki araf içinde mecalsiz kalmış sessiz ve sakin bir yolcunun ahu nefesiyim Neyleyim, şimdi bu ahval üzerine bilmem ki halimi kime beyan ederim Derdimin feryadı duyulmaz oldu, gözlerim boşluğa bakarak acı içinde kurudu Hani vaadlerin ne oldu, sadakat bumuydu Kalbim ve aklım hakikat için hangi durağın yolculuğunda umuda gark oldu Mana gönülden tebarüz etmeli, sineler aşkın kadrelerinde sevdalaşıp inlemeli Nefes üddeti içinde ey nasip demeli susmayı edep telakki ederek göçmeyi öğrenmeli Mustafa CİLASUN |