Günler gam içinde vakitsiz soldu!Ne şevki sürur kalbime uğrar oldu Ne derdi gamım, hicranın sudurunda ruhuma esin bahşeden bir aşkı koydu Ne gönül sustu, ne dil avareleşen melali unuttu, suskun yüreğim kim için lal oldu Ne aklım bir hal çaresi buldu, ne rahlesinde nefeslendiğim meclisler sevdayı anlattı Ey çeşmi siyah, nefesine müdrik olduğum iştiyah Bilmem ki ne haldesin, hangi ruhun esininde nefesini suhuletle bahşeden bir çaresin Yoksa yadım için bekleyen nadide bir gül-i nihalmisin, sanki bir sır perdesindensin Ne vakit gönül sızıma vasıl olacaksın, hakkın vadetiği vuslata canı kandıracaksın Hiçbir dert gülün lahzasından ari olur mu Rahmetin deryasından nefes nasipsiz kalır mı, akıl divane olsada gönül durur mu Dil söylemez heves asliyeti nispet edemez nefs husule gelirse aşkı esini reddedemez Ölüm yüreğe korkuyu haşyetin didarından zerk edemez, ruh sevdadan vazgeçemez Ne fravunlar gelip geçti diyarın çehresinden Zülmeden hadsiz nefeslerin hainleşen raddelerinden, aşikar olan kepazeliklerinden Gönü aşkın ilgasında beslenmedikçe, akıl merak ederek şevki terennüm etmedikçe Kör kuyular nefsin zebaniliğinden sudur ettikçe, cehennem çare olmayacak nefese An, vakti hakikat için serdedilen mühlettir Her nefs tahkike erişmedikçe elbette gönül yolunda muğlaklaşan bir karanlıktır Düşünmek ancak bilgi ve azimle manalaşan aklı zamandır, vuslat için aşkı kardır Feda olmak, benlikten kurtulup uryan bir kalbi latifle manalaşmakta aşkı sanattır Mustafa CİLASUN |