Bir aşk mektubu…Gidenlere… Susanlara. 1. Işıklar ne güzel. Işıksız bir dünya ne kötü olurdu dimi. gitmek ne güzel –olurdu- ışığa. Hafif olmak ne de güzel olacak. 2. Anlatamayacak kimse sana, ama tek dileğim anlat-sın sana. Hafif olmak zorunda olduğunu bu ruh ve beden karmaşasının… 3. Bırak biraz konuşayım. Nede taşıyor kelimeler bir bilsen. Işıkları artık çok seviyorum mesela ve müziği eksik etmiyorum kulağımdan. Ama sözleri değil, müziği dinliyorum. Tıpkı senin gibi… 4. Hiç kimseyi yargılamıyor zihin. Anlayacak- lar diyor tanrı. Geç mi olacak? Olsun. Bir beden eksik olsun, ama anlasınlar. Çünkü hepsi gerçek… Güzellikler zor bulunuyor, kolay yitiyor. Ne önemi var bir bedenin… 5. Bu kadar çok sever mi? sev-er. Gerçekliği inandırıcı gelmese de. Bir kaya olur oturur insanın boğazına. Ama yutulur. Kalır derinlerde. 6. Bir bebek. Bir el. Bir kaya. Hepsi bu kadar basit hafif olmak için. Zaman kimin umurunda… 7. Beline bir kemer geçirmişler bebeğin, bir beyaz arabada. Bir başına. Eller üst üste. Bir yüzük nede belirgin, ama bir kayayı hiç kimse alıkoyamaz ağlamaktan. 8. On dokuz şubat iki bin on. Bir ses. Şarkılar nede güzel. Bir anı. Anıda bir sanatçı… Şarkılar birleştirir kolları. Sokaklar sarhoş adamlarla dolu. Ertesi sabah bir çocuk yüzünde Mucizesi, aşkın. 9. Şiir gibisin, hala, zihnimde. Bozulma, gitse de bedenim. 10. Bit- ti. Eser…/ Şubat 2010. |
Anlayacak- lar diyor tanrı.
Geç mi olacak? Olsun.
Bir beden eksik olsun,
ama anlasınlar.
Çünkü hepsi gerçek…
Güzellikler zor bulunuyor,
kolay yitiyor.
Ne önemi var bir bedenin…
ücüncü ask mektubunun günün siiri olmasi ve onca yorum almasi ve bu siirin yorumsuz kalmasi düsündürücü.
Evet güzellikler zor bulunuyor ve kolay yitiyor.