Bir aşk mektubu- 31. Karşıdan karşıya geçerken sağıma soluma bakmıyorum artık. Kaldırımda yürürken, tam sol omzumun altındaki yaraya aldırmadan çarpıyorum insanlara. 2. Dilencileri görmezden geliyorum mesela. Sokak lambalarına gözlerimi kırpmadan bakıyorum. Nereden gelmişim? Nereye gideceğim? Nedir benim varoluş sebebim? Bir minareden yükselen sese, -“umurumda mı bu sorular” deyip, adımlarımı hızlandırıyorum. 3. Ölüm mü? Özgürlük mü? Hiç-lik mi? -mi, takısını bile yüklemiyorum artık cümlelerime… Ki sorguların bile ağrılığını kaldıramaz bedenim. Hafifim… Hafif… Hafif(değil)ler… 4. Kelimeleri döküyorum ardım sıra. Dipsiz bir ormandayım sanki. Kaybolma kaygısı bile gütmüyorum hâlbuki. Bir peygamber misali ardım sıra faniler. Ben artık yazmak dahi istemiyorum. 5. Bir okulun duvarına yazılmış, - küçük çocukların gördüğünde güleceği türden- bir aşk sözcüğü kadar yalnızım. 6. Hava kararıyor. Sokaklar simsiyah. Havayı pis bir koku sarıyor Yüzlerce ev, binlerce pencere… Huzur sence hangisinde… Eser /Şubat 2010. |
zore sorular
sorguları cevapsız bırakmak hepsinden zor
...
değişikti
yormayan, düşündüren
tebriğimdir...