Hıçkırık
Gözlerimden cemreler tane tane düşerken
Nefesimden ürperir sedâsız hıçkırıklar Bir girdabın içinde için için pişerken Gün be gün çoğalıyor dehlizdeki kırıklar ...Yıkık dökük hayâller dimağımda beslenir ...Sükûtu âbâd eden o kadına seslenir Her şey ne kadar sessiz tüm melodiler bitti Karanlık bir odada ağlıyor dizlerimde Gizlice kaybolarak anlamsızlaşıp yitti Mâhzun bir yüz bir bakış kalıyor gözlerimde ...Baş ucuma yaslanır kıpkızıl kaftânlı âh ...Bir gül düşürür suya görmediğim bir seyyâh Hiç bir şey avutmuyor ne beyaz ne de yeşil Hepsi uzakta şimdi sarsıldı son baharım Buğulu aynalarda fütursuzca sersefil Gezinerek tükendi zifir oldu nehârım ...Pusulam mehtâbını son şafakta bıraktı ...Senden yadigâr resmi çerçeveleyip yaktı Beni ne hale koydun şehlâ gözlü sarmaşık Sana yanık gönlümün güncesini tutmadın Karanlığa mı düştün neden yolun dolaşık? Geceyi güne çekip zifiri kurutmadın ...Sahn-ı çemene düştüm yeni münevver oldum ...Sultan oldun tahtıma Gülizâr’da kayboldum. . |