Ey Karanlık Çöllerin! Ey Nâzlı Mihr u Mâh-ı! (SİVAS)
Bir gece birdenbire börtü böcek üşüştü Toprak kokusu duydum,köyüm yadıma düştü Ay ışığında uçtum,nice şehir,köy geçtim Vardım en son durağa meclis kapısın açtım Ben bir garip yolcuyum dedim önemsediler Sanki içlerinden de bana gülümsediler Yüzlerinde öyle bir ışık vardı ki hepsi; Engin yürekli zâhit,deryâlarda yunustu Sararan afâkımı birden aydınlık bastı Güneş ufku sarınca kaldım nefes nefese Önüme ışık tuttu yol verdi Gök Medrese Tan yeri ağarmadan koydum beni kafese
8217;ta inler Bülbül-i şeydâları bütün kâinat dinler
Ey karanlık çöllerin ey nazlı Mihr u Mâhı Düşkünün uğrak yeri, Hızır’ın güzergâhı Cemâlin beni yakar şavkın Zühreyi böler Nasıl şerh edeyim ki,içlenip gözüm dolar Kıpkızıl afâkından huri bile utanır Ben sönük bir çerağım,söyle beni kim tanır?
Ey Aslı’nın bakışı ey Kerem’in nâkışı Ey doğunun erdemi! , Ey visâlin son demi Mâhrem çizgilerinde hangi sırlar saklıdır? Seni görmeye gözüm yoksa yasaklı mıdır? Kaç kez düşledim seni ukde kaldı içimde Damla damla göz yaşım akar sicim biçimde
Senin güzelliğini,şeydâ bülbülden duydum O kadar meth etti ki, ilim yerine koydum Kapalı fanus musun neden esrârlısın sen? Seni nâkışlamaya neden ısrarlıyım ben? Çözdüğüm her muâmmâ özümden bir parçadır Yüreğimdeki gama nâkışıma fırçadır Ey gamlı mürekkebim! bari hâzânda uyan Ey pelesenkli dilim! Sivas yazanda uyan Ey sabırsız yüreğim! sende dertlere dayan At kibiri içinden düş ateşe sende yan
Nerde ulemâ görsem ben Sivas’lı sayarım Eski ilim beşiği Horasan’a doyarım
Ey yâkût-i gevherim! Ey revânım merhabâ Ey iki cihan gülüm! Ey mekânım merhabâ Ey gönlümün didâr-ı! Herat, Nişâbur musun? Horasan,Buhara’da yoğrulmuş hamur musun? Senin irfânın bende,benim dermânım imiş Ben aslımı ararken sende burhânım imiş
Süt beyaz yüreğinden düşürür gölgesini Serinlerken nice kul ferâhlanır sinesi
Kimler geçti dergâhtan Aşık Veysel, Kul Himmet Nerde Sefil Selimi sağ mıdır Aşık İsmet? Talibi Coşkun seni söyle nasıl süsledi? Keklik Emine’yle mi yoksa seni besledi? Ufuklar pas tutmasın çıkagelsin Manas’lı Deli Hızır yüzünden benim yüreğim yaslı Deliktaşlı Ruhsati bâdeli köy aşığı İrticalı saz çalan gözümün ay ışığı Nasıl sayayım ki ben, senin cevherin çoktur Tâ ezelden yazmaya benim dermânım yoktur
Ey Ravzâ-ı Mutahhara eyle bana merhamet Âb-ı Kevser Havzan’dan bende bulayım himmet Sen kübrâ-i mâşuksun,olma bir günlük anım Karadeniz elinde sensin benim vatanım
mih u mâh:ay ile güneş şavk:ışık zühre:güneşe yakınlık bakımından ikinci olan gezegen,venüs çerağ:fitil,mum çıra visal:ulaşma ukde:düğüm pelesenk:siyah renkli bir ağaç cinsi ulemâ: alimler
revân yol irfân:Çalışarak elde edilen ilimler ile anlaşılan, bilinen şeylerden başka bilgiler de vardır, bunlar irfân ile anlaşılır. Âlimlerin sâhib oldukları ilme mukâbil (karşılık) ârif denen Allahü teâlânın sevdiği kullarında da irfân denen bir hâssa (özellik) vardır. İrfân, tasavvufta fenâ mertebesiyle şereflenenlerde bulunur. (İmâm-ı Rabbânî)
Akıllı ve irfân sâhibi kimse, meyveli ağaç gibi mütevâzî olur. (Sa’dî Şîrâzî)
Git vatan Kâbe’de siyâha bürün Bir kolun Ravza-ı Nebî’ye uzat Birini Kerbelâ’da Meşhed’e at Kâînata bu heyetinle görün (N.Kemal) kübrâ:en büyük,ulu mâşuk:sevgili
Melahat Temur
Paylaş
Beğenenler
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ey Aslı’nın bakışı ey Kerem’in nâkışı Ey doğunun erdemi! , Ey visâlin son demi Mâhrem çizgilerinde hangi sırlar saklıdır? Seni görmeye gözüm yoksa yasaklı mıdır? Kaç kez düşledim seni ukde kaldı içimde Damla damla göz yaşım akar sicim biçimde
yaşamın kendisinde çok sır saklıdır belkide söyleyenlerde haklıdır.bakmak isterse eğer görmeye doyamaz o gözler her anın özlemi farklıdır özler güzel duygular sağolun dost
Ey Aslı’nın bakışı ey Kerem’in nâkışı Ey doğunun erdemi! , Ey visâlin son demi Mâhrem çizgilerinde hangi sırlar saklıdır? Seni görmeye gözüm yoksa yasaklı mıdır? Kaç kez düşledim seni ukde kaldı içimde Damla damla göz yaşım akar sicim biçimde
"Senin güzelliğini,şeydâ bülbülden duydum O kadar meth etti ki, ilim yerine koydum Kapalı fanus musun neden esrârlısın sen? Seni nâkışlamaya neden ısrarlıyım ben? Çözdüğüm her muâmmâ özümden bir parçadır Yüreğimdeki gama nâkışıma fırçadır Ey gamlı mürekkebim! bari hâzânda uyan Ey pelesenkli dilim! Sivas yazanda uyan Ey sabırsız yüreğim! sende dertlere dayan At kibiri içinden düş ateşe sende yan
Nerde ulemâ görsem ben Sivas’lı sayarım Eski ilim beşiği Horasan’a doyarım
Ey yâkût-i gevherim! Ey revânım merhabâ Ey iki cihan gülüm! Ey mekânım merhabâ Ey gönlümün didâr-ı! Herat, Nişâbur musun? Horasan,Buhara’da yoğrulmuş hamur musun? Senin irfânın bende,benim dermânım imiş Ben aslımı ararken sende burhânım imiş"
Yüreğin ta derininden kopup gelen bu dizeler için ne söylesem az gelir. Ancak tam puan verebilirim. Saygılar
Ey Ravzâ-ı Mutahhara eyle bana merhamet Âb-ı Kevser Havzan’dan bende bulayım himmet Sen kübrâ-i mâşuksun,olma bir günlük anım Karadeniz elinde sensin benim vatanım Nefis şiirnizi kutladım selam ile
Şair biliyor ne anlatmak istediğini ŞİİR YÜREK İŞİDİR EVET AMA ŞİİR EMEK İŞİDİR AYNI ZAMANDA Emeği ve yüreği bilgi ve akılla birleştirince güne düşeceğini umduğum bir güzellik çıkmış orta yere. Alkışladım canı gönülden
Ey Karanlık Çöllerin! Ey Nâzlı Mihr u Mâh-ı! (SİVAS)
En güzel nağmelerim şehr-i Sivas’ta inler Bülbül-i şeydâları bütün kâinat dinler
Ey karanlık çöllerin ey nazlı Mihr u Mâhı Düşkünün uğrak yeri, Hızır’ın güzergâhı Cemâlin beni yakar şavkın Zühreyi böler Nasıl şerh edeyim ki,içlenip gözüm dolar Kıpkızıl afâkından huri bile utanır Ben sönük bir çerağım,söyle beni kim tanır?
Ey Aslı’nın bakışı ey Kerem’in nâkışı Ey doğunun erdemi! , Ey visâlin son demi Mâhrem çizgilerinde hangi sırlar saklıdır? Seni görmeye gözüm yoksa yasaklı mıdır? Kaç kez düşledim seni ukde kaldı içimde Damla damla göz yaşım akar sicim biçimde
Senin güzelliğini,şeydâ bülbülden duydum O kadar meth etti ki, ilim yerine koydum Kapalı fanus musun neden esrârlısın sen? Seni nâkışlamaya neden ısrarlıyım ben? Çözdüğüm her muâmmâ özümden bir parçadır Yüreğimdeki gama nâkışıma fırçadır Ey gamlı mürekkebim! bari hâzânda uyan Ey pelesenkli dilim! Sivas yazanda uyan Ey sabırsız yüreğim! sende dertlere dayan At kibiri içinden düş ateşe sende yan
Nerde ulemâ görsem ben Sivas’lı sayarım Eski ilim beşiği Horasan’a doyarım
Ey yâkût-i gevherim! Ey revânım merhabâ Ey iki cihan gülüm! Ey mekânım merhabâ Ey gönlümün didâr-ı! Herat, Nişâbur musun? Horasan,Buhara’da yoğrulmuş hamur musun? Senin irfânın bende,benim dermânım imiş Ben aslımı ararken sende burhânım imiş
Süt beyaz yüreğinden düşürür gölgesini Serinlerken nice kul ferâhlanır sinesi
Kimler geçti dergâhtan Aşık Veysel, Kul Himmet Nerde Sefil Selimi sağ mıdır Aşık İsmet? Talibi Coşkun seni söyle nasıl süsledi? Keklik Emine’yle mi yoksa seni besledi? Ufuklar pas tutmasın çıkagelsin Manas’lı Deli Hızır yüzünden benim yüreğim yaslı Deliktaşlı Ruhsati bâdeli köy aşığı İrticalı saz çalan gözümün ay ışığı Nasıl sayayım ki ben, senin cevherin çoktur Tâ ezelden yazmaya benim dermânım yoktur
Ey Ravzâ-ı Mutahhara eyle bana merhamet Âb-ı Kevser Havzan’dan bende bulayım himmet Sen kübrâ-i mâşuksun,olma bir günlük anım Karadeniz elinde sensin benim vatanım
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.