Duvara vurdukça nasırlaşan sol yumruğum acımıyor yüreğim kadar... Ki bunun adı acı bile değil artık...
Günler dua edercesine ölüme çekilen tespih taneleri gibi sayılı... Şakağıma dayadığım namludan her an çıkacak olan mermisin, Altıncı katta terastan baktığımda çekim gücü yüksek beton yol Ve bütün yollardan son hızıyla üstüme gelen otobüs oluyorsun Vurdukça parçalayan...
Karanlığı zorlayan kedi gözleri "puşt zulası"... Ve olmuşlara çaresiz, Umutsuz bir yolda karşıma dikilen bir duvardır nostalji...
Hiç olmaya adanmış bir gençlik, "Yalan değil ama eksik" Sömüre-sömüre nasılsa bitmeyeceği sanılan bir sevda... Farkına bile varılmadan tüketilen orta yaşlar ve sonra kırklı yaşlar...
Evlilik mi?.. Sorumluluk mu?.. Çoluk çocuk yani aile falan filan!.. Bunlar fasarya. Önemli olan soru.. "Ben nerdeyim?" Bumerang cehennemimde bir kısır döngü...
"Birdaha yaşasaydım farklı yaşardım" lafı saplandıysa beyninize Keşkeler şiir olur kaleminize...
Ve bakınca geriye -Sen elmayı seviyorsun diye, elmada seni sevmek zorundamı?- Sorusunda elma olduğunu hatırlıyorsun...
Bir kadın aile için var olmaz asla... Kendini feda etmez elbette çocuklara hele eşine, pöh!.. Geleneklerin canı cehenneme...
Aile dediğinde ne ki.. İkinci üçüncü hatta çokuncu planda bile olmamalı... Önemli olan "ben" olabilmesi bir kadının yoksa anne filan o da ne?..
Hatta bir kadın kendi annesinin yapamadıklarını da -Aman eksik kalmasın- Ölmüş babasından intikam alır gibi yapabilmeli.. Hemde kırklı yaşlarda... hele bu sayfalar da..
Ertelenen hayaller, Gözünün görmek istediği yerler, Kulağının duymak istediği şeyler var.. "Her şey var ama sanki bir şey yok" diyen bir kadın için O bir şey aslında herşeydir ve bu seramoni böyle sürüp gider...
Çelişkiye ne hacet, aslında okadar net.. Aileye haksızlık da ne demek... Boşverin siz onları.. Özgürlük var ya... Bak Dünya "ben" diyenlerin yaşadığı yer.. Uçandaire gelmeyecek, gitmek için euro gerek...
Kırk sefer söylesem de; Kırkı çıkan bebek umut, Kırkından sonra teneşirde bencillik yansıyorsa aynada..
Evet siz iyi bir annesiniz; Oğlunuz eve akşamcılar gibi geç geliyorsa ve kızlara güveni sarsılmışsa, Kızınız ergenlığin ne olduğunu bilmiyorsa.. Ve ne kadar evin dışında olursa o kadar iyi olduğunu sandığınız On iki yaşındaki oğlunuz internet salonlarında oyun bağımlısı olmuşsa Ve siz evlatlarınızı kedi yavrusu gibi sevip Sadece saçını okşayıp Temel ihtiyaçlarından başka bir ihtiyacı yokmuş gibi hayalci Ve çocuklarının karşısında oturmaktan çok bilgisayar karşısında oturuyorsanız.. Evet iyi bir annesiniz...
Zaten bunlar hikaye... Kim demiş aile kutsaldır diye... Yaşadığınız ev değil, hapishane ise Ve ruhunuzu şeytana satıp mahkum etmişseniz; Ne eşyalar size güler, ne tenceredeki yemeğin tadı vardır, Tembihler zaten masal ve ütü sadece can yakar eletrik alamazsınız...
Oysa Tanrı Dünyayı sizin için yarattı.. Bencil olmak sizin için mutluluk... Hayatı bilemezsiniz.. Ne soru ne cevap sadece merak ve doyumsuzluk...
Size ancak "ben" olmak yakışır... Anlaşılıyor ki elleriniz ve ayaklarınız yüreğinizin götürdüğü yere bağlı... Haa bir de.. Çocuklarınızın babasını kurban eden duygularınıza... ..... .... ... .. .
Bu satırlar "kova270167" nin "kırk yaşım" yazısına geniş bir yorumdur.. ve tümüne...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
kimsin sen... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
kimsin sen... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
sorgulayan harika bir şiirdi..
saygılar...