SONSUZ HESAPLAŞMA*en derin kuyudan çekip çıkarılan bir suydu kurulan her düş hayal ışıkları kadar pak ve berraktı geride bıraktığı sırra benzeyen gülüş... şimdi yıkık viyadükleri köprü sanıp altından geçiyorsun kelepir bir rüzgar gibi, ruhun enginliğinden kopup gelen tüm şiirler de rezil oldu ardından bağrımdaki rüzgarlarının beni incitmesi bundandır, isyanımı sorgulamadan. kırık şarkıları din sayıp bir sakat ayinde tanrılarına kurban etmeni anlarım güneşin sarısına benzeyen bir aşkın yüzüne kara çalman sonsuz bir hesaplaşma bağrımdaki ateşinle geçmişin katili rütbesiyle vakitli vakitsiz yanarım. kurduğumuz düşlerin takadını kırdın, yalnızlık tadını veriyor şu sıralara cesaretimin failisin yalın ayak dolaşıp iz bırakarak zamana gömülüyüz ya,zaman isyan halimizle döner hüzün fışkıran bir soyun telaşına ince ve keskin bir soğuk gibi sırıtarak. hani uzun gecelerde suya,karanlığa ve ateşe misafir olunmaz derdik, oysa su,karanlık ve ateş ne çok da dostmuş boş bıraktığın yerlere su hüznümün bir ıspatı gibi dökülür,karanlık düş aybımı örter beni içine attığın cehennemdir, bunları resmetmişim izlerinin uğuldadığı yerlere. oysa derin bir uykudaydım,yolcuydum kendini hatırlatana kadar bağrım yanmaya alışmış,şiirlerim sancılı ama sensizlik sırıtmazdı yeryüzü kalabalığının çehresi taşığım yaralı aşkıma dar olmazdı. en uzak bulutlardan çalınmış yağmur damlalarıydı yaslandığım düşler ayın mehtabı kadar pak ve berraktı geride bıraktığın sahipsiz izdüşümler... |