Eylülün sarı saçlarıdır dökülen eteklerime Bir ince çizgi arasında efsunlanmıştı aşk Pastel renkli ihanetler çizmişti alın yazıma Heybeme doldurduğum, evvel zaman kahırları Demir taraklar batar sancılarına Bir asi küheylan sıçramasıydı gülüşlerim Düşen suretime
Sen, koca yürekli dev, mademki; iki dağ arasında kaldı esaretin Onurun kılıcıdır boynuma dolanan Ben, eğdim başımı yere, dervişin izlerini sayıyorum Kızıl bakışlı kartallara, emanet ettim yarınlarımı Gece, kısır yüreğiyle bekliyor şafağı Seni, "sana" bırakıyorum, bin yıl uzak kalmış sanrılarımı Gidiyorum kül yangını duvağımı toplayarak Yolcu yolunda gerek… Gidiyorum Gidiyorum Gidiyorum…
Bir günebakan çiçeğiydi belki de; tutsak kalan bakışların Öncesi -sonrası olmayan muştulu yenibaharın Bil ki; hazan düştü toprağıma, erken kurudu bağım Hep, yaban gülü açtı gül bahçemizde, dikeni batan yüreğime Mecburen attım gözlerimi yeddi/emine üzgünüm yar! Olmadı ol/duramadık... Başaramadık!
Düştü avuçlarımızdan, taze gelin yaprağında aşk Susuz geçti yaz, Kurak kaldı toprağım kurudu gönül dağım İndim yücelerden," o" karanlık dar mahzenime Kokluyorum; nemli duvarlardaki yosun kokusunu Gam çürüten yüreğimin! Sardım kefenimi bedenime Gidiyorum...
Bilirim, hiçbir yol başladığı yerden bitmez! Patikası, sapakları vardır eğri-büğrü Yolun sonu, ya dikenlidir ya da; bin bir renkli türlü türlü Ayrılık otu yetişir girdabında Sen, nazlı Mihriban “lale devrine” sürgün çıktı pusulan
Topladım bana ait kalan tüm kırıntıları Sanma ki!...duvarlarında bıraktım parmak izlerimi Uzun ince bir darağacında haykırdı nidalarım Türkülerimin yanık sesiydi ısmarladığım yarınlarım Yak, bana ait kalan tüm melodileri asr-ı hüzzam eseri İşte gidiyorum! Bir zerduş-u serseri... Bir tek saksıda yeşeren kaktüs dikeni asılı penceremde Yürüdükçe batsa da nasırlarıma Battığı yerde gül biter acıların Yeniden… Yeniden... -Yolcu yolunda gerek-
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yolcu Yolunda Gerek şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yolcu Yolunda Gerek şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Tüm saflığıyla yüreğin... sadece sevmek...yalnızca güvenmek... Belki yalnız gecelerde bir mum ışığı görebilmek.... Ama sonunda pastel renkli ihanet... Ve...Yolcu yolunda gerek...
Çok güzeldi sevgili Ümmü..Her şiirin gibi içime işledi Yine..Böcek de biliyor konacağı yeri... Sevgilerimle..
Bilirim, hiçbir yol başladığı yerden bitmez! Patikası, sapakları vardır eğri-büğrü Yolun sonu, ya dikenlidir ya da; bin bir renkli türlü türlü Ayrılık otu yetişir girdabında Sen, nazlı Mihriban “lale devrine” sürgün çıktı pusulan
Topladım bana ait kalan tüm kırıntıları Sanma ki!...duvarlarında bıraktım parmak izlerimi Uzun ince bir darağacında haykırdı nidalarım Türkülerimin yanık sesiydi ısmarladığım yarınlarım Yak, bana ait kalan tüm melodileri asr-ı hüzzam eseri İşte gidiyorum! ÇOK ÇOK GÜZEL VEDE ANLAMLI BİR DUYGU PAYLAŞIMIYDI.. YÜREĞİNİZ VEDE KALEMİNİZ DERT GÖRMESİN..KUTLUYORUM EMEĞİ.
Ben, eğdim başımı yere, dervişin izlerini sayıyorum Kızıl bakışlı kartallara, emanet ettim yarınlarımı Gece, kısır yüreğiyle bekliyor şafağı Seni, "sana" bırakıyorum, bin yıl uzak kalmış sanrılarımı Gidiyorum kül yangını duvağımı toplayarak Yolcu yolunda gerek…
bu yollar şair yapar adamı işte böyle:)
severek okudum, etkileyici bir şiir. iz bıraktı kutluyorum sevgiler
Seni, "sana" bırakıyorum, bin yıl uzak kalmış sanrılarımı Gidiyorum kül yangını duvağımı toplayarak Yolcu yolunda gerek… Gidiyorum Gidiyorum Gidiyorum…
Bilirim, hiçbir yol başladığı yerden bitmez! Patikası, sapakları vardır eğri-büğrü Yolun sonu, ya dikenlidir ya da; bin bir renkli türlü türlü Ayrılık otu yetişir girdabında Sen, nazlı Mihriban “lale devrine” sürgün çıktı pusulan
Bilirim, hiçbir yol başladığı yerden bitmez! Patikası, sapakları vardır eğri-büğrü Yolun sonu, ya dikenlidir ya da; bin bir renkli türlü türlü Ayrılık otu yetişir girdabında Sen, nazlı Mihriban “lale devrine” sürgün çıktı pusulan
MERHABALAR; Şiir kaleminizden çok güzel ve akıcı bir serbest şiir okudum... Şiir gönlünüzden eksik olmasın... Selam ve dua... SAYĞILARIMLA
"Bitiyor zaman. Tüm saatler kum saatinin içinde birbiri üstüne yığılıyor. Sahte mutluluklar giyiniyor sözcükler. Sen-ben savaşında imtiyazsız yarınlara bugünden açıyorum gözlerimi. Savaşacak kadar bile yakın olmayışımızı bilirim. Bilirim, acı verişindir bu kadar sözcük dizdiren.Aynaları kırıldı mutluluğumun.
İğne deliğinden geçiriyorum sevdayı. Sen oluyor nakışımın adı. Bir an sen oluyorum anlayışsız, vurdumduymaz… Sonra bana dönüyorum.Anlamadım yâr Sen mi yâr olmadın yoksa ben mi yarenlikten uzaktım? Hangi kıyıya vurmuştu aramızdaki eksik o taş? Hangi şarkıda yarım kalmıştı notamız? Hangi satır içine sığdırabilmişti de seni; sen bulunmazım olmuştun?
Büyük bir uykudan ibaret sandım satırlarda yaşamayı. Kelimeleri vurdum kumsallara. Canımı ağrıttım ardında. Ve bir taş daha attım içimin karanlık dehlizine. Hüzün meskenine kilitli aşk hangi makamı kabul ediyordu ki sözlerine? Hangi yaram düşlerimi sana vurduğumda acı damlatmıyordu?
Sureti kirlenmiş, şeceresi katil bir aynanın içindeyim. Hayaletimi arıyorum. Mükellef bir kedere hariçten gazel değil yüreğim. Yolum uçurumdan geçerken mevsimsiz gülüşlerde, keskin harfler kesiyor adımın yolunu
gidiyorum.... Daha fazla sen yüklenemiyor kalbim.Daha derin düşleri kaldıramıyor bedenim. Kalmadı lügatimde içimi yakmayan bir söz. "
Ümmü hanım, genelde uzun şiir yazmak zordur:konu bütünlüğünü korumak,verilmek istenen mesajı satır aralarında boğmak riski yüksektir..Ama siz bu şiirinizde bunu aşmışsınız..Duygu yüklü,akıcı,duru bir anlatımla başarılı bir şiire imza atmışsınız.. Beğeniyle okudum.Tebrik ediyorum.