9
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
2920
Okunma

ilham veren MeD’ e sevgi ve teşekkürlerimle...
yaralı bir ceylanın nazlı eteğidir silüetin
geceleri yıldızlar kirpiklerinden asılırken tel tel
kan tahlili verilir pusulu topraklara sen uyurken
ağıtlı yarınların sanığı olur tutanaklarda geçmeyen adın
gözyaşları kapını sular durur zilini çalmadan
öyle sessiz ve öyle senden bihaber
sevgi dolu ana yüreğidir şefkatini taşıyan kolların
isyan dağıtan kavgaların infazı olurken ince boynun
hüznün yakasında bin umut gömleğini yırtar
Beyoğlu geceleri bacaklarından sorguya çekilir o saatlerde
arsızlığın kopkoyu kırmızısını giyinirken çıplak tenler
gözlerini suç ortağı yapar faili meçhul bu sokaklar
ve gayrimeşru kokusunu bırakır üzerine yosma dokunuşlar
Taksim Meydanı’ndaki yürüyüşlerden geçerken
sopa darbelerini afiş diye göğsüne inadına asıp
sloganına bir yenisini ekler davasından ödün vermeyen adam
umut olur, mavi olur, sevda olursun
özgürlük, kardeşlik ve barış olursun
bütün alanlarda yasak düşlerin yorulmaz çocuğu
saçlarında dalgalanır devrim sen vurulmadan
acılara direnmek ve yenilmemek adına
umut güvercinleri kanat çırpar
dağların ardındaki saklanan güneşe
tarihin barut ve kan kokan tüm sayfaları temizlenir
camiler ibadetine durur huzurlu duaların
mimaresinin sevap dağıtan gecelerinde
soluğu kesilir secde yatağında günahların
merhamete diz çöken pişmanlık
görür gerçek yüzünü dev aynasında
Yaşar Kemal’in "Karıncanın Su İçtiği" ada olurken
senin de sürgün düşer romanda adımların
yıkık dökük bir şehir olup çıkarsın güne
bir halkın esir tutulan haykırışlarında
biri yoksul biri gösterişli iki ayrı yaşam olur dağınık parçaların
toplamaya vakit kalmadan gri bir bulutun gök gürültülü yağışında
karabasanla gelen korkulu rüyası olursun lâl şiirlerin
çığlıklarının sessizliği gecede boğulurken
avuçlarından tek tek düşürürsün kurdelesini yetim düşlerinin
gül kokan bahçelerin ırzına geçmeye yeltenen parmakların
başıboş, ıssız bir yerde dipsiz kuyulara atmak ister seni
sonra akrebin kuyruğunda can çekişen yelkovanın
yerinde sayan kovalamacasına kurarsın gözlerini
çocuk olup oyunlar oynamak istersin
saklandığın köşelerde kucaklar seni yamalı harflerin
imge denizine gönüllü atlamak için
illaki doğar pencerende yeni bir sancı
şizofren sabahlar peydahlanır dudak arasında kıvrılan
yoldaşı ve önderi olursun ölümüne koşan sözlerin
kaybolmuşluğun intikamıdır bu serzenişler
yanaklarına su içirtip
gamzelerinin çukurunda seni öylece beklerler
bütün sevapların ve günahların koynunda
mülteci bir adam yoklanır akşam sayımında
sen ise bir solukta tükenirken
ucundan azıcık dokunmak istersin satırların dalına
şimdi ağrılı başka bir güne uyanmalı
ve beklemeli yolunu
-isyana kibrit çakıp tutuşturan yürekleri-
Meral Gül...