-İsyan-Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ilham veren MeD’ e sevgi ve teşekkürlerimle...
yaralı bir ceylanın nazlı eteğidir silüetin geceleri yıldızlar kirpiklerinden asılırken tel tel kan tahlili verilir pusulu topraklara sen uyurken ağıtlı yarınların sanığı olur tutanaklarda geçmeyen adın gözyaşları kapını sular durur zilini çalmadan öyle sessiz ve öyle senden bihaber sevgi dolu ana yüreğidir şefkatini taşıyan kolların isyan dağıtan kavgaların infazı olurken ince boynun hüznün yakasında bin umut gömleğini yırtar Beyoğlu geceleri bacaklarından sorguya çekilir o saatlerde arsızlığın kopkoyu kırmızısını giyinirken çıplak tenler gözlerini suç ortağı yapar faili meçhul bu sokaklar ve gayrimeşru kokusunu bırakır üzerine yosma dokunuşlar Taksim Meydanı’ndaki yürüyüşlerden geçerken sopa darbelerini afiş diye göğsüne inadına asıp sloganına bir yenisini ekler davasından ödün vermeyen adam umut olur, mavi olur, sevda olursun özgürlük, kardeşlik ve barış olursun bütün alanlarda yasak düşlerin yorulmaz çocuğu saçlarında dalgalanır devrim sen vurulmadan acılara direnmek ve yenilmemek adına umut güvercinleri kanat çırpar dağların ardındaki saklanan güneşe tarihin barut ve kan kokan tüm sayfaları temizlenir camiler ibadetine durur huzurlu duaların mimaresinin sevap dağıtan gecelerinde soluğu kesilir secde yatağında günahların merhamete diz çöken pişmanlık görür gerçek yüzünü dev aynasında Yaşar Kemal’in "Karıncanın Su İçtiği" ada olurken senin de sürgün düşer romanda adımların yıkık dökük bir şehir olup çıkarsın güne bir halkın esir tutulan haykırışlarında biri yoksul biri gösterişli iki ayrı yaşam olur dağınık parçaların toplamaya vakit kalmadan gri bir bulutun gök gürültülü yağışında karabasanla gelen korkulu rüyası olursun lâl şiirlerin çığlıklarının sessizliği gecede boğulurken avuçlarından tek tek düşürürsün kurdelesini yetim düşlerinin gül kokan bahçelerin ırzına geçmeye yeltenen parmakların başıboş, ıssız bir yerde dipsiz kuyulara atmak ister seni sonra akrebin kuyruğunda can çekişen yelkovanın yerinde sayan kovalamacasına kurarsın gözlerini çocuk olup oyunlar oynamak istersin saklandığın köşelerde kucaklar seni yamalı harflerin imge denizine gönüllü atlamak için illaki doğar pencerende yeni bir sancı şizofren sabahlar peydahlanır dudak arasında kıvrılan yoldaşı ve önderi olursun ölümüne koşan sözlerin kaybolmuşluğun intikamıdır bu serzenişler yanaklarına su içirtip gamzelerinin çukurunda seni öylece beklerler bütün sevapların ve günahların koynunda mülteci bir adam yoklanır akşam sayımında sen ise bir solukta tükenirken ucundan azıcık dokunmak istersin satırların dalına şimdi ağrılı başka bir güne uyanmalı ve beklemeli yolunu -isyana kibrit çakıp tutuşturan yürekleri- Meral Gül... |